İslam Dininin Kolaylık Dini Olduğuna Dair Örnekler

“İslam kolaylık dinidir” ne demektir? İslam dininin kolaylık dini olduğuna dair bazı örnekler...

Nihayetsiz merhamet sahibi olan Rabbimiz, kulları için daima kolaylık murâd etmiş ve İslâm’ı her yönden kolaylaştırmıştır. “Dini yaşamak” için dünyadan el etek çekmek, devamlı sıkıntı ve çilelere mâruz kalmak, bütün lezzetlerden uzaklaşmak gerekmez. İslâm’a girmek de onu yaşamak da en zayıf insanların bile kolayca yapabileceği kadar basittir.

 Âyet-i kerîmelerde şöyle buyrulur:

“Allah size kolaylık diler, zorluk dilemez.” (Bakara, 185)

“O sizi seçti ve dinde sizin için bir zorluk da kılmadı.” (Hacc, 78)

“Allah, sizden ağır teklifleri hafifletmek istiyor. Çünkü insan zayıf yaratılmıştır.” (Nisâ, 28)

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- İslâm’ın kolaylık prensiplerinden birini şöyle haber verir:

“Allah Teâlâ Hazretleri meleklerine şöyle emreder: «Kulum kötü bir amel yapmak isterse, onu yapmadıkça yazmayın! Yapınca, onu aleyhine bir günah olarak yazın! Eğer benim rızâmı düşünerek kötülükten vazgeçerse bunu onun lehine bir sevap yazın! Kulum iyi bir iş yapmayı arzu ederse, yapmasa bile ona bir sevap yazın! Eğer onu yaparsa, en az on misli olmak üzere yedi yüz misline kadar sevap yazın!” (Buhârî, Tevhîd, 35; Müslim, Îmân, 203, 205)

Ashâb-ı kirâm, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in mülâyim, kendisiyle kolay anlaşılan ve daima kolaylık gösteren bir insan olduğunu haber verirler.[1]

İSLAM DİNİNİN KOLAYLIK DİNİ OLDUĞUNA DAİR ÖRNEKLER

İslâm’ın kolaylık dîni olduğuna dair bâzı misaller verelim:

  1. İnsan, gücü ve imkânları nisbetinde sorumludur, ondan yapamayacağı şeyler istenmez, o elinde olmayan ve gücünün yetmediği şeyler sebebiyle hesaba çekilmez. (Bakara, 285)
  2. İslâm’da tedrîcilik esastır. İçki, fâiz, zinâ gibi yaygın günahlar birden değil üç dört merhalede yavaş yavaş yasaklanmıştır.
  3. Namaz kılmak için su ile abdest almak mecburiyeti vardır. Ancak su bulunamadığı veya kullanınca hastalanma ihtimali olduğu hallerde, toprakla teyemmüm edilir.
  4. Yolculara; yorgunluk, zaman darlığı gibi hikmetlere binaen dört rekâtlı farz namazları iki rekât olarak kılma ruhsatı tanınmıştır.
  5. Namazda ayakta durmak (kıyâm) farzdır. Ancak ayakta duracak gücü olmayanlar, durumlarına göre oturarak, yatarak veya îmâ ile namaz kılabilirler.
  6. Mü’minler gerek namazda gerekse günlük hayatlarında Kur’ân’dan kolaylarına gelen kısmı okurlar. Bu konuda insanları zorlayacak bir alt sınır yoktur. (Müzzemmil, 20)
  7. İbadet yapmak için husûsî mekânlara ihtiyaç yoktur. Temiz olan herhangi bir yerde ibadet edilebilir. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuşlardır: “Bütün yeryüzü bana mescid ve temiz kılındı. Binâenaleyh ümmetimden herhangi bir mü’min, namaz vakti gelince, hemen bulunduğu yerde namazını kılsın!” (Buhârî, Teyemmüm, 1)
  8. Oruç tutmak, kendisine zarar verecek derecede hasta olanlara ve yolculara zor gelebilir. Bu sebeple onlar Ramazan’da oruç tutup tutmama husûsunda serbest bırakılmışlardır. Tutmadıkları takdirde iyileşince veya seyahatten dönünce oruçlarını kazâ ederler.
  9. Hac yolunda hastalık, harp v.s. gibi bir sebeple emniyetsizlik varsa, hacca gitmesi farz olan müslümanlar, tehlike kalkıncaya kadar bunu tehir edebilirler.
  10. Cenâb-ı Hak; yetimleri kollamada, yemin keffâretinde, nikâhta, mehirde, talâkta, âilenin rızkını teminde, ibadette, kısasta, vasiyette, anlaşmalarda, borç alıp verirken velhâsıl her türlü muâmelede kolaylık göstermiş ve mü’minlerden de böyle davranmalarını istemiştir…[2]

Bu tür misalleri çoğaltmak mümkündür. Cenâb-ı Hakk’ın bu büyük lutfu karşısında biz de şöyle diyoruz:

“Dinde genişlik kılan Allah’a hamdolsun!” (Ahmed, VI, 166-167)

Dipnotlar:

[1] Müslim, Hacc, 137. [2] Bakara, 178, 180, 220-241, 280; Nisâ, 6, 19, 25; Talâk, 2, 6, 7.

Kaynak: Murat Kaya, Ebedi Kurtuluş Yolu, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

İSLAM NEDİR?

İslam Nedir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.