İslam, İnandığımız Gibi Yaşamayı Bize Emreder

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu haftaki cuma hutbesi “İslam, İnandığımız Gibi Yaşamayı Bize Emreder” başlığıyla yayınlandı.

“İslam, İnandığımız Gibi Yaşamayı Bize Emreder” başlığıyla yayınlanan bu haftaki cuma hutbesinde; insanı en doğruya, en iyiye ve en güzele götürecek olan yolun Kur’an ve sünnetin gösterdiği sırat-ı müstakim olduğu belirtildi.

Hutbede, hayatın her alanında İslam’ın koyduğu ilkelere riayet edersek; kendimize, Rabbimize ve çevremize karşı görevlerimizi yerine getirebileceğimiz ifade edildi.

28.06.2024 tarihli cuma hutbesi...

İSLAM, İNANDIĞIMIZ GİBİ YAŞAMAYI BİZE EMREDER

Muhterem Müslümanlar!

Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Allah ve Resûlü bir konu hakkında hüküm verdiği zaman, mümin bir erkek ve mümin bir kadının o konuda tercih yapma hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resûlü’ne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.”[1]

Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Sözlerin en doğrusu Allah’ın Kitabı; rehberliğin en güzeli ise Muhammed (s.a.s)’in rehberliğidir.”[2]

Aziz Müminler!

Yüce dinimiz İslam’a göre insanı en doğruya, en iyiye ve en güzele götürecek olan yol, Kur’an ve sünnetin gösterdiği sırat-ı müstakimdir. İnsanın huzur ve güvenini sağlayacak bundan başka bir yol yoktur. İslam’a göre dinin sahibi Allah’tır. Neye, nasıl inanacağımızı belirleyen, bizi mutluluğa götürecek yolları gösteren de O’dur. Kur’an ve sünnet, İslam’ın iki ana kaynağıdır; birbirinden asla ayrılmaz. Bir konu hakkında hüküm verme yetkisi Allah’a ve O’nun izin verdiği kadarıyla Resûlüllah’a aittir. Hiç kimse kendi görüş, düşünce ve ideolojisini Allah ve Resûlü’nün koyduğu hükümlerden daha üstün tutamaz, daha değerli göremez. Kendi kanaatine göre bu hükümlerden bazılarını alıp bazılarını terk edemez.

Değerli Müslümanlar!

Allah’a teslimiyetimizin göstergesi imanımızdır. İmanımızı diri tutacak olan ibadetlerimiz; onu kemale erdirecek olan ise güzel ahlakımızdır. O halde, kalbimize ferahlık, ruhumuza huzur, ömrümüze bereket veren ibadetlerimizi hakkıyla eda edelim. İslam’ın emrettiği helal ve haram ölçülerine titizlikle uyalım. Söz, tutum ve davranışlarımızın tamamına İslam ahlakını yansıtmanın gayretinde olalım.

Kıymetli Müminler!

Aile hayatımızdan ticaretimize, yeme içmemizden giyim kuşamımıza kadar hayatın her alanında İslam’ın koyduğu ilkelere riayet edersek; kendimize, Rabbimize ve çevremize karşı görevlerimizi yerine getirmiş oluruz. Öyleyse, eşimizin, çocuklarımızın, anne ve babamızın, akraba ve komşularımızın haklarını koruyalım. Ticaretimizde helali gözetelim, daha çok kazanmak için harama tevessül etmeyelim. Fahiş fiyat artışlarıyla kimseyi mağdur etmeyelim. Cehennem ateşinden bir parça olan faizden, karaborsacılıktan ve stokçuluktan uzak duralım. Her zaman adalet, iyilik, merhamet ve dürüstlük gibi erdemleri kuşanalım. Birlik, beraberlik ve kardeşliğimizi daha güçlü kılalım. Yalan, gıybet, dedikodu, iftira gibi her türlü kötülükten; alkol, kumar, zina ve rüşvet gibi her türlü ahlaksızlıktan kaçınalım. Amellerimizi yok eden kibir, riya, gösteriş ve zulüm gibi haramlardan; Allah katında büyük bir vebal olan kul ve kamu hakkını ihlal etmekten sakınalım. Bütün bu hususlarla ilgili başta çocuklarımız ve ailemiz olmak üzere; akrabalarımıza, komşularımıza, arkadaşlarımıza ve dostlarımıza usulüne uygun bir üslup ile gerekli hatırlatma uyarı ve telkinlerde bulunalım. Zira Yüce Rabbimiz,  وَذَكِّرْ فَاِنَّ الذِّكْرٰى تَنْفَعُ الْمُؤْمِن۪ينَ “Hatırlat! Çünkü hatırlatmak, müminlere fayda verir.”[3] buyurmaktadır.  İşte o zaman, evimizde huzur, kazancımızda bereket, toplumumuzda sükûnet hâkim olacaktır.

Hutbemi Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in şu duasıyla bitiriyorum:  يَا مُقَلِّبَ الْقُلُوبِ ثَبِّتْ قَلْبِى عَلَى دِينِكَ  “Ey kalpleri hâlden hâle çeviren Allah’ım! Kalbimi dinin üzere sabit kıl.”[4]

Dipnotlar:

[1] Ahzâb, 33/36. [2] Nesâî, Îdeyn, 22. [3] Zâriyât, 51/55. [4] Tirmizî, Deavât, 89.

Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.