İslam, Kılıç Zoruyla mı Yayıldı?
İslam dini kılıçla mı yayıldı? Kur’ân-ı Kerîm’in istediği cihat nasıldır? İslam’da cihat ve kıtal farkı.
Kur’ân-ı Kerîm’in istediği cihat:
- Evvelâ Kur’ân ve Sünnet’in feyz ve rûhâniyeti içinde mü’minin gönül âlemini ihyâ etmesidir.
- Mü’minin canıyla, malıyla ve bütün imkânlarıyla, Allah yolunda gayret etmesidir.
- Dâru’l-Erkam ve Ashâb-ı Suffe gibi Kur’ân ve Sünnet kültürünün tahsil edileceği müesseseleri inşâ ve ihyâ ederek İslâm’ı tebliğ ve temsil edecek Müslümanlar yetiştirmektir.
- İslâm’ın istikbâli için kendini mes’ûl görmektir.
- Dünya’nın her tarafında hidâyetlere vesîle olmaya çalışmaktır.
- İslâm’ı yaşama ve yaşatma yolunda; hitâbet, kitâbet ve her türlü neşriyat vâsıtasını kullanmaktır.
- Bu gâye istikametinde insanlar ile İslâm’ın arasına giren mâniaları, fitne ve zulümleri bertaraf etmektir.
İSLAM KILIÇ ZORUYLA MI YAYILDI?
Evet, yeri geldiğinde “kıtâl” yani savaşmak da cihâdın muhtevâsına girer. Lâkin, muârızlarının İslâm’a iftira olarak isnâd ettikleri üzere, kılıç zoruyla Müslümanlaştırmak yahut toprak elde etmek için savaşmak, İslâm’ın tatbikâtında yoktur.
Bu hakîkati Fransız sosyolog ve antropolog Gustave Le Bon şöyle îtiraf eder:
“Kur’ân’ın yayılmasında (askerî) kuvvetin hiçbir tesiri olmamıştır. Çünkü Araplar (müslümanlar) her zaman mağlup milletleri, dinlerini muhafaza etmekte serbest bırakmışlardır.
Eğer (mağlup olan) hristiyan milletler, gâliplerinin dînini kabul etmişlerse bunun sebebi, bu gâliplerin kendilerine karşı eski hükümdarlarından daha âdil ve müsâmahalı davranmaları ve Müslümanlığın din olarak o güne kadar ve kendilerine öğretilenden çok daha sade olmasıdır. Kur’ân zorla değil, (fazilette örnek olarak) ikna yoluyla, inandırma yoluyla yayılmıştır. Eğer (gerçek âmil ikna ve) inandırma olmasaydı, sonradan Arapları yenmiş olan Moğollarla Türklerin, Müslümanlığı kabul etmemeleri gerekirdi.”[1]
Aynı yazar, hiçbir zaman İslâm orduları tarafından fethedilmeyen Çin’de milyonlarca Müslümanın var oluşunu da misal verir.
Aynı misâle, Endonezya, Afrika ve Filipinler gibi İslâm’ın tüccarlar vasıtasıyla yayıldığı coğrafyalar da ilave olunabilir.
İslâm’ın kılıç zoruyla yayıldığı iddiası, bu inancın hızlı bir şekilde intişârını hazmedemeyen Haçlıların iftirasından ibarettir.
Ayrıca Haçlıların, din adına hangi vahşetlere imza attıkları, bizzat kendi tarihçileri tarafından kaleme alınmıştır. Kudüs’ün Haçlılar tarafından işgali esnasında, şehirdeki bütün Müslümanlar katledilmiş, bunun yanında Yahudîler ve kendi mezheplerinden olmayan Hristiyanlar da kılıçtan geçirilmiştir. 7 asır İslâm beldesi olan, daha sonra Katolik işgaline uğrayan Endülüs’te Müslüman nüfus bırakılmamıştır.
Dipnot:
[1] Gustave Le Bon, La Civilisation des Arabes, Paris 1884, s. 107-108.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, İslam Tefekkür Ufku, Erkam Yayınları