İslam'da Ailenin Önemi Nedir?

Hadisleri

Dinimizde ailenin önemi nedir? Ailemizi nasıl koruruz? Bir şeytan ne yaparsa övgü alır? Bu konu ile ilgili hadisler nelerdir? Birisinin ailesine harcadığı para sadaka sayılır mı? Aileyi konu alan hadisler nelerdir? Dr. Murat kaya anlatıyor...

Ebû Mes’ûd (r.a) Nebiyy-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz’in şöyle buyurduklarını nakleder:

Bir kimse, âilesine li-vechillâh (yâni ecrini yalnız Allah’tan umarak) infâk etse bu nafakası kendisi için sadaka olur.” (Buhârî, Îmân, 41)

BU HADİSTEN NE ANLAMALIYIZ?

Ameller niyetlere ve ihlâsa göre değer kazanır. Mü’min yaptığı her işi Allah için yapmalı, sevabını sadece O’ndan beklemelidir.

Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuşlardır:

“Şüphesiz sen, Allah rızâsını arayarak yaptığın bütün infak ve harcamalar sebebiyle ecre nâil olursun. Hattâ hanımının ağzına verdiğin lokmaya varıncaya kadar!” (Buhârî, Îmân, 41)

Muhtaç durumda olmayan zevceye verilen bir lokmacık sebebiyle ecir lûtfedilirse, muhtaçlara verilen lokmalara ve daha meşakkatli ibadet ve hasenâta acaba ne tür ecirler ihsân edilir?!

“Lokma” burada en basit ve en küçük şeyi ifade etmektedir.

Hayır ve iyilik yapmanın çok çeşitli yolları bulunduğuna işaret eden Allah Rasûlü (s.a.v) Efendimiz, buna bir misâl vermek istemişler, misâli de üzerinde her zaman ısrarla durdukları bir husustan seçmişlerdir: İnsanın hayat arkadaşı olan hanımıyla hoşca geçinmesi… Zevcesiyle iyi geçinmeye çalışan kimse hem hayat arkadaşını mes’ûd eder, hem de kendisi bahtiyâr olur.

Âile saâdetini temin etmek için yapılan benzeri davranışlar, bazılarına ne kadar basit ve ehemmiyetsiz gelirse gelsin, Allah rızâsını kazanmak niyetiyle yapıldığı takdirde nafile bir ibadet sayılır ve insana sevap kazandırır. Böylece niyet ve ihlâsın ehemmiyeti bir kere daha ortaya çıkmaktadır. Âile efrâdını geçindirmek için uğraşıp didinen kimse mühim bir vazîfe yapmış, bir mes’ûliyetten kurtulmuş olur. Bu işi yaparken aynı zamanda Allah Teâlâ’nın rızâsını kazanmayı düşünürse, hem vazifesini yapmış hem de sevap kazanmış olur.

Hadîs-i şerîflerde şöyle buyrulur:

“Kişinin, geçimini sağlamakla yükümlü olduğu kimseleri ihmâl etmesi, ona günah olarak yeter.” (Müslim, Zekât, 40; Ebû Dâvûd, Zekât, 45)

“Sizin en hayırlınız, âile fertlerine karşı hayırlı olandır. Âilesine en hayırlı olanınız ise benim…” (Tirmizî, Menâkıb, 63/3895; İbn-i Mâce, Nikâh, 50)

“Bir mü’min, hanımına buğzetmesin. Onun bir ahlâkını beğenmezse, başka bir ahlâkını beğenir.” (Müslim, Radâ’, 61)

Âile fertleri, nefsin, şeytanın ve hâriçteki kötü niyetli kimselerin hîle ve desîselerine karşı Allâh’a sığınarak müteyakkız olmalıdırlar. Çünkü bunlar, en mukaddes bir müessese olan âile yuvasını yıkmak için ellerinden geleni yaparlar. Âileyi yıktıklarında umûmî ahlâkı ve dîni de yıkabileceklerini çok iyi bilirler.

AİLEYİ YIKAN ŞEYTANIN ALDIĞI ÖVGÜ

Bu husûsun ehemmiyetini gösteren şu hadîs-i şerîf ne kadar câlib-i dikkattir:

“İblis tahtını suyun üzerine koyar. Sonra bölüklerini, insanlar arasında fitne çıkarmak üzere gönderir. Onların makâm olarak kendine en yakın olanı, en büyük fitneleri çıkarandır. Onlardan biri gelip:

«–Şöyle şöyle yaptım.» der.

İblis:

«–Hiçbir şey yapmamışsın!» der.

Sonra diğer biri gelip:

«–Bir kişinin peşine takıldım, hanımıyla arasını ayırıncaya kadar onu bırakmadım!» der.

Buna çok sevinen iblis onu kendine yaklaştırır, yanından hiç ayırmaz ve ona:

«–Sen ne güzelsin!» diye iltifat eder.” (Müslim, Sıfâtü’l-Münâfıkîn, 67, 66)