İslam'da Hayat Standardı
İslam'a göre bir müminin hayat standardı (ölçünü) nasıl olmalıdır?
Kur'an'da adaleti, iyiliği ve yakınlara muhtaç oldukları şeyleri vermeyi emreden (en-Nahl 16/90), emanetlerin ehline verilmesini isteyen (en-Nisa 4/58), ölçü ve tartının tam yapılmasını ve insanların haklarını eksik vermemeyi bildiren ayetler (el-A'raf 7/85) genel anlamda işçi ve memur haklarını da kapsar. Bu konuda Hz. Peygamber'in bazı hadisleri şunlardır:
“Bir işçi çalıştıran kimse, ona vereceği ücreti/ maaşı bildirsin.” (Nesai, “Eyman”, 44)
“İşçiye ücretini teri kurumadan (günlükse akşam, aylıksa ay sonu) veriniz.” (Zeylâi, Nasbü'r-râye, 4/129)
Kudsi bir hadiste de şöyle buyurulur:
“Üç kişi kıyamet günü beni karşılarında bulacaktır: Benim adımı verip haksızlık eden, hür bir insanı satıp parasını yiyen ve bir kimseyi çalıştırıp da, ona hak ettiği ücreti vermeyen.” (Buhâri, “Büyü”, 106, “İcare”, 12, 15; İbn Mace, “Rehin”, 4; Ahmed b. Hanbel, Müsned, Il, 292)
İşçi ve memur maaşları ile ilgili olarak da hadislerde şu kriterlere dikkat çekilmiştir:
“Kim bizim bir işimize tayin olunursa; evi yoksa ev edinebilsin, bekarsa evlenebilsin, biniti yoksa binit edinebilsin, (hizmetçi gerektiren bir işte ise) hizmetçi tutabilsin. Kim bunlardan fazlasını isterse ya hıyanet eder veya hırsızlık yapar.” (Ebu Davud, “İmare”, 10; Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 229)
Ünlü hadis âlimi Hattâbi (6. 383/998) yukarıdaki hadisi şerh ederken; “bu hadiste belirlenen hayat standardına ulaşıncaya kadar evi ve hizmet edeni bulunmayan işçi ve memurlar için ; kiralık ev veya lojman temini ve emsal hizmetin sağlanması gerektiğini belirtmiştir. (bk. Ebu Davud, “İmare”, 20, dipnot 1) Günümüzde bunun karşılığı; kira yardımı, lojman temini, evlilik yardımı, binit yerine servis imkânı, çocuklar için kreş, anaokulu ve eğitim desteği gibi sosyal yardımlardır.
İslam'ın bin beş yüz yıl önce bu standartları belirlemesi, güncel toplum ihtiyaçlarını karşılamada, İslam'ın batı toplumlarına göre, ne kadar önde olduğunun bir kanıtıdır.”
Emevi Halife'si Ömer bin Abdulaziz'in, geçimini maaşla sağlayanlarla ilgili olarak yayınladığı şu genelge dikkat çekicidir:
“Herkesin bir evi, düşmana karşı yararlanacağı bir atı ve ev için gerekli eşyası bulunmalıdır. Bu imkanlara sahip olmayan kimse borçlu (garîm) sayılır ve zekat fonundan onun bu eksikleri karşılanmalıdır.” (Ebu Ubeyd, Kitabü'l - emval, s. 556)
ÜÇ ŞEY MÜMİNİ MUTLU EDER
İslam toplumuna hedef gösterilen hayat standardı bir hadiste şöyle ifade edilmiştir:
“Üç şey mü'mini mutlu eder, buna layıktır: Geniş bir ev, sağlam bir binit ve iyi bir eş.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 168)
Konu ile ilgili Hz. Peygamber'in verdiği, geçmiş ümmetlerden bir işveren örneği ile noktalayalım:
Üç kişi yolculuk sırasında fırtınaya yakalanmış, dağın kenarında bir mağaraya sığınmışlar. Ancak toprak kayması sonucu yukarıdan yuvarlanan büyük bir kaya parçası mağaranın girişini kapatmış. Zifiri karanlıkta, bu üç kişi çaresiz kalınca, Allah'tan yardım istemeye karar verirler. Birisi, biz bir menfaat, buradan kurtulmak için yardım isteyeceğiz, kabul edilmeyebilir. Daha önce serbest olduğumuz sırada yaptığımız bir ameli, bir iyiliği zikrederek yardım isteyelim, demiş. Üçü de bunu uygun bulmuş, ilk ikisinden birisi annesine, diğeri bir kadına yaptığı iyilikle yardım istemiş, mağaranın girişi biraz açılmış, ancak çıkmak mümkün değil. Bir işveren olan üçüncüsü, bir işçisiyle ilgili olayı anlatıp şöyle dua etmiş:
“Ey Rabbim! Ben birtakım işçiler çalıştırdım. Ücretlerini ödedim. Ancak işçilerden biri ücretini almadan, bir olaydan dolayı kasabayı terk etti. Uzunca süre dönmeyince onun hakkını ticaretle işletip arttırdım. Birçok malı oldu. Bir süre sonra gelerek ücretini istedi. Ben, gördüğün şu deve, sığır ve koyunlar senin ücretinden meydana geldi, dedim. Benimle alay etme, diye cevap verdi, Seninle alay etmiyorum, bunların sütünden, yaprağından, ben emeğimin karlılığını aldım, bu senin anaparan ve karındır, dedim. Bunun üzerine bütün malını alıp gitti.
Ey Rabbim! Bunu sırf senin rızanı kazanmak için yapmışsam, bizi bu mağaradan kurtar!” Bu duanın arkasından mağaranın ağzını kapatan taş yuvarlanır ve oradan kurtulurlar. (Buhari, “İcâre”, 12; Kâmil Miras, Tecrid-i Sarih Tercümesi, VII, 37 vd)
İsterseniz bunu, “taş ortaya çıkan yeni bir erozyonla yuvarlandı” diye de yorumlayın ama bilirsiniz ki peygamber kıssaları masal olsun diye anlatılmazlar. İşçiler için ayrılan bir fonun, hayvancılık sektöründe, emek sermaye/mudarebe yoluyla işletilmesinin tarihinin çok eski olduğu anlaşılıyor. Yeter ki Kur'ân ve Sünnet çizgisinde dürüst işçi ve dürüst işveren toplumu oluşabilsin. O zaman âhireti bile beklemeden dünyada feyiz ve bereketinin görülebileceği anlaşılıyor.
Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Altınoluk Dergisi, Sayı: 431
YORUMLAR