İslam’da İlk Müezzin Kimdir?

Siyer-i Nebî

Müezzinlik müessesesi nasıl ortaya çıktı? İslam’da ilk müezzin olarak bilinen sahabi kimdir? Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in ilk müezzini ve İslam’da ilk müezzinler.

İslam’da müezzin, namaz vakitlerini haber vermek için ezan okumakla görevli kimsedir.

MÜEZZİNLİK NASIL ORTAYA ÇIKTI?

Hz. Peygamber hicretten önce Mekke’de bazı duyurular için münâdîler görevlendirmiş, ancak Müslümanları namaza çağırmak amacıyla özel bir görevli tayin etmemişti. Medine’de genellikle Bilâl-i Habeşî bir süre namaz vakitlerinde sokaklarda “es-salâh es-salâh” (haydi namaza) diye çağrıda bulunduysa da bu uygulama yeterli görülmemiş, Resûl-i Ekrem’in 1 (622) veya 2. (623) yılda ezanın lafızlarını belirlemesiyle müezzinlik müessesesi ortaya çıkmıştır. Bu tarihten sonra müezzin kelimesi sadece namaz vakitlerini duyuran ve kāmet getiren kimseleri ifade etmek suretiyle münâdîlikten ayrılmışsa da münâdînin nâdiren müezzin karşılığı kullanıldığı da görülmektedir.

PEYGAMBERİMİZİN İLK MÜEZZİNİ KİMDİR?

İlk müezzin, ezan ve kāmeti Resûl-i Ekrem’den sallallahu aleyhi ve sellem öğrenen ve Neccâroğulları’ndan bir kadına ait evin damına çıkarak sabah ezanını okuyan Hz. Bilâl-i Habeşî’dir. (Buhârî, “Eẕân”, 1, 3) Müezzinliğin önemine işaret eden Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, “İnsanlar müezzinlik yapmanın ve ilk safta bulunmanın ne kadar sevap olduğunu bilselerdi buna ulaşmak için kuraya başvururlardı” demiştir. (Buhârî, “Eẕân”, 8)

İSLAM’DA İLK MÜEZZİNLER

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem zamanında müezzinlik görevi Medine’de Bilâl-i Habeşî ve İbn Ümmü Mektûm, Kubâ’da Sa‘d b. Âiz el-Karaz radıyallahu anh ve Mekke’de Ebû Mahzûre radıyallahu anh tarafından yerine getirilmiştir. Müezzinler bir arada bulundukları vakit Bilâl birinci, Ebû Mahzûre ikinci, İbn Ümmü Mektûm üçüncü müezzin sayılırdı. (Makrîzî, IV, 46) Bilâl-i Habeşî radıyallahu anh ezan okuduktan sonra Hz. Peygamber’in sallallahu aleyhi ve sellem kapısı önünde durarak onu namaza davet ederdi. Bu uygulama Hulefâ-yi Râşidîn döneminde Sa‘d b. Âiz radıyallahu anh, sonraki devirlerde devlet başkanlarının müezzinleri tarafından sürdürülmüştür. Bilâl-i Habeşî’nin radıyallahu anh Resûl-i Ekrem’in sallallahu aleyhi ve sellem vefatının ardından müezzinlik yapmak istememesi üzerine bu iş için Mescid-i Kubâ’nın müezzini Sa‘d b. Âiz radıyallahu anh görevlendirilmiştir. Bayram namazına gidilirken müezzinler Hz. Peygamber’in sallallahu aleyhi ve sellem önünde yürür, ellerinde Habeş Necâşîsi Ashame tarafından gönderilen ve “aneze” diye bilinen asâyı taşırlardı. (İbn Sa‘d, III, 178; Taberî, II, 418)

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, tayin ettiği valilerden ve İslâm’a giren kabilelerden imam ve müezzin istihdam etmelerini isterdi. (Müsned, IV, 217; Buhârî, “Eẕân”, 17) Hz. Ömer’in radıyallahu anh, Kûfe kadılığına ve beytülmâl idaresine gönderdiği Abdullah b. Mesût’u radıyallahu anh müezzinlikle de görevlendirmesi Hz. Peygamber’in başlattığı uygulamanın sürdürüldüğünü göstermektedir. (İbnü’l-Fakīh, s. 202, 208) Resûl-i Ekrem’in sallallahu aleyhi ve sellem Mekke fethinde Bilâl’e radıyallahu anh Kâbe’nin damında ezan okutmasından hareketle bir yerin fethinden sonra fetih ezanı okunması, fethedilen yere imam ve müezzin tayin edilmesi ilk dönemlerden itibaren âdet haline gelmiştir. (İbnü’l-Esîr, IX, 34; İbn Bîbî, I, 345; İbn Kesîr, XII, 346)

Kaynak: DİA