İslam’da Kemalin Alameti
İnsanların kendisini örnek alıp tâbî olduğu kişilerin en küçük bir hatâsı, toplumun büyük bir kısmına mâl olabilir ve pek çok kişiyi yoldan çıkarabilir. Bu yüzden örnek şahsiyetlerin dînî mevzularda çok hassas davranmaları gerekmektedir.
İnsanlar örneksiz yapamadıkları için, kendilerine iyi veya kötü, muhakkak bir örnek şahsiyet bulurlar. Bu sebeple insanların kendisini örnek alıp tâbî olduğu kişiler, bilhassa dînî mevzularda çok hassas davranmalıdırlar. Zîrâ onların bu husustaki en küçük bir hatâsı, toplumun büyük bir kısmına mâl olabilir ve pek çok kişiyi yoldan çıkarabilir.
FETVAYI BİR AY MÜZAKERE ETTİKTEN SONRA VERİRDİ
Bir gün İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe Hazretleri, çamurda yürüyen bir çocuğa rastlamıştı. Ona merhamet ve şefkatle tebessüm ederek:
“–Evlâdım, dikkat et de düşmeyesin!” dedi.
Çocuk da, zekâ ve basîret parlayan gözleriyle İmâm’a döndü ve kendisinden beklenmeyecek bir olgunlukla şu karşılığı verdi:
“–Ey İmâm! Asıl sen dikkat et ve düşmekten sakın! Çünkü âlimin düşmesi, âlemin düşmesi demektir. Benim düşmem basittir, düşersem yalnız ben zarar görürüm. Fakat sizin ayağınız kayacak olursa, size tâbî olup peşinizden gidenlerin de ayakları kayar ve düşerler ki, bunların hepsini kaldırmak, oldukça güçtür!..”
Ebû Hanîfe Hazretleri, bu sözden çok müteessir oldu ve sarsıldı. Artık o günden sonra, talebeleriyle birlikte tam bir ay müzâkere ettikten sonra ancak bir fetvâ verirdi. Talebelerine de şu nasihatte bulunurdu:
“Şayet bir meselede size daha kuvvetli bir delil ulaşırsa, o hususta bana tâbî olmayınız. İslâm’da kemâlin alâmeti budur. Bana olan sevgi ve bağlılığınız da ancak bu şekilde ortaya çıkar...”
17) Bkz. İbn-i Âbidin, Hâşiyetü İbn-i Âbidîn, Dımaşk 2000, I, 217-219.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları