İslam’da Mezhepler Var mıdır?

Mezhep nedir veyahut ne demektir? İslam dininde mezhep diye bir şey var mı; mezheplerin hakikatı var mıdır? İtikat ve amelde mezhepler hangileridir?

İslam dininde mezhepler vardır. Bunlar arasında temelde bir ayrılık yoktur. Hepsi de Kur’an-ı Kerim’i ve peygamberimizin sünnetini esas almışlardır.

İSLÂM’DA MEZHEPLER

Mezhep Nedir?

Sözlükte mezhep, “gidilen yol” demektir. Terim olarak mezhep, “bir dinin, bilginleri arasındaki yorum farklarından meydana gelen görüşleri” anlamına gelir.

İslam dininde de mezhepler vardır. Bunlar arasında temelde bir ayrılık yoktur. Hepsi de Kur’an-ı Kerim’i ve peygamberimizin sünnetini esas almışlardır. Ancak, hakkında açık ve kesin nass (ayet veya hadis) bulunmayan hususlarda bilginler ictihad etmişler, görüş bildirmişlerdir.

Peygamberimiz (s.a.s.), Sahabilerden Mu’âz’ı (r.a.) Yemen’e hâkim olarak gönderirken kendisine şöyle sormuştu:

—Yemen’de ne ile hükmedeceksin? Mu’âz (r.a.),

—Allah’ın kitabı Kur’an ile hükmedeceğim, dedi. Peygamberimiz (s.a.s.),

—Aradığını Kur’an’da bulamazsan ne yapacaksın, buyurdu. Mu’âz (r.a.),

—Resulullah’ın sünnetiyle hükmedeceğim, dedi. Peygamberimiz (s.a.s.),

—Onda da bulamazsan ne yapacaksın, buyurdu. Mu’âz (r.a.),

—Kendi görüşümle hükmedeceğim, diye cevap verdi. Mu’âz’ın (r.a.) bu cevabından peygamberimiz memnun oldu ve bundan ötürü Allah’a hamdetti. (Ebû Dâvûd, “Aḳżıye”, 11; Tirmizî, “Aḥkâm”, 3)

Bundan anlaşılıyor ki bir olay hakkında Kur’an-ı Kerim’de ve peygamberimizin sünnetinde kesin bir ifade yoksa müctehid, ictihad ederek konuya çözüm getirir.

İctihad etme yetkisi olan bilginler, bir olay hakkında aynı görüşü ortaya koyabilecekleri gibi birbirinden farklı görüşler de belirtebilirler.

İşte, mezhepler, böyle hakkında açık ve kesin hüküm bulunmayan olaylardaki birbirinden farklı yorumlardan meydana gelmiş bulunmaktadır.

İslam’daki mezhepler, itikadi ve amelî olmak üzere ikiye ayrılır:

  1. İtikadda Mezhepler

İnançla ilgili mezhepler, genel olarak “Ehl-i Sünnet” ve “Ehl-i Bidat” olmak üzere iki kısımdır:

“Ehl-i Sünnet”, peygamberimizin sünnetine uyanlar, “Ehl-i Bidat” ise peygamberimizin hadislerini kendi keyif ve arzularına göre yorumlayanlardır.

Ehl-i Sünnet, inançla ilgili konularda kitap ve sünnete dayanır, kitap ve sünnetteki ifadeleri esas alır.

Ehl-i Sünnet üç gruptur: Selefiyye, Maturidiyye ve Eşariyye.

a) Selefiyye

İnanç konusunda Ashab-ı Kiram ve Tabiunun görüşlerini benimseyen fıkıh bilginleri (İslam Hukukçuları) ile hadis âlimleridir. Bunlar, itikad konularında ayet ve hadislerde yer alan hususlar hakkında yorum yapmadan olduğu gibi kabul ederler. Allah’ın sıfatları ve diğer konularda ayrıntılara girmezler.

İnançla ilgili ilk mezhep budur. Bunun için Hanbeli mezhebinde olanların hemen hepsi ile ilk Hanefi, Şafii ve Malikiler bu mezhebi benimsemişlerdi, yani Selefi idiler.

b) Maturidi Mezhebi

Bu mezhebin imamı, asıl adı Muhammed olan Ebû Mansûr Mâturidî’dir. Hicri, 238 (M. 862) yılında Semerkand’ın Mâturid köyünde doğmuş ve köyünün adıyla şöhret bulmuştur. Hicri 333 (M. 944) yılında Semerkand’da ölen Ebû Mansûr, büyük bir Türk bilginidir. Ehl-i Sünnet akidesini savunmuş ve batıl inançlara karşı büyük mücadele vermiştir.

Amelde Hanefi olanlar, itikadda bu mezhebi benimsemişlerdir.

c) Eşari Mezhebi

Eşari mezhebinin imamı, Ebû’l-Hasan Alî el-Eş’arî’dir. Hicri 260 (M. 873) yılında Basra’da doğmuş, 324 (M. 936) yılında Bağdat’ta ölmüştür.

Mutezile bilginlerinden Ebû Alî el-Cübâî’nin talebesi olan el-Eş’ârî, gördüğü bir rüya üzerine Mutezileden ayrılarak Ehl-i Sünnete katılmıştır. Bundan sonra ömrünün tamamını Ehl-i Sünnete hizmet ederek geçirmiştir.

Ehl-i Sünnet’i temsil eden bu iki mezhep, temelde aynı olmakla birlikte bazı konularda farklı görüşleri vardır.

Maliki ve Şafii olanlar, itikadda Eşaridirler.

  1. Amelde Mezhepler

Sünni Müslümanlar arasında yaygın amelde mezhepler Hanefi, Şafii, Maliki ve Hanbeli olmak üzere dörttür.

a) Hanefi Mezhebi

Bu mezhebin kurucusu İmam A’zam’dır. Adı Nu’mân, babasının adı Sâbit, künyesi ise Ebû Hanîfe’dir.

Hicri 80 (M. 699) yılında Kûfe’de doğmuştur.

Ataları, Horasan illerinden Kûfe’ye göç etmiş olan İmam A’zam büyük ihtimalle Türk’tür.

Çok iyi bir eğitim görmüş, pek çok bilginlerden ders almıştır. 18 yıl aralıksız ünlü hocalarından Hammâd b. Ebî Süleymân’ın derslerine devam etmiştir. Hammad’ın ölümünden sonra onun yerine geçerek dersleri devam ettirmiştir.

İmam A’zam, bin civarında öğrenci yetiştirmiştir. İmam Ebû Yûsuf (H. 113-182/M.731-798), İmam Muhammed ibn Hasan eş-Şeybânî (H. 132-189/M. 749-804) ve Zufer ibn Huzeyl (H. 110-158/M. 728-775) en meşhurlarındandır. Aynı zamanda bunlar, Hanefi mezhebinin ilk müctehidleridir.

Abbasi halifelerinden Mansûr, İmam A’zam’a Bağdat kadılığı (hâkimliği) teklif etmişti. İmam A’zam, bu teklifi kabul etmeyince onu hapse atmışlar ve dövmüşlerdi. Öyle ki dayağın etkisiyle 70 yaşında iken Hicri 150 (M. 767) yılında Allah’ın rahmetine kavuşmuştur.

Hanefi mezhebi önce Irak’ta, daha sonra da Mısır, Hindistan ve Türk ülkelerinde olmak üzere her tarafta yayılmıştır.

b) Maliki Mezhebi

Bu mezhebin kurucusu İmam Mâlik b. Enes’tir.

Hicri 93 (M. 712) yılında Medine-i Münevvere’de doğmuş, burada büyümüş ve yetişmiştir. İmam A’zam ve İmam Ebû Yûsuf’la da görüşmüştür. Medine halkının bilgini ve imamıdır.

İmam Mâlik’in belli başlı eseri Kitâb el-Muvatta’dır. Fıkıh (İslam Hukuku) tertibine göre yazılmış ilk hadis kitabı sayılır.

Bu büyük İslam bilgini, Hicri 179 (M. 795) yılında Medine-i Münevvere’de Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur.

Maliki mezhebi Medine’de ortaya çıkmış Hicaz’da, Afrika’da ve Endülüs’te yayılmıştır.

c) Şafii Mezhebi

Bu mezhebin kurucusu, İmam Muhammed b. İdrîs eş-Şâfi’î’dir.

İmam Şâfi’î Hicri 150 (M. 767) yılında Gazze’de doğmuş, 204 (M. 819) yılında Mısır’da Allah’ın rahmetine kavuşmuştur.

İmam Şâfi’î büyük bir İslam bilginidir. İmam Mâlik ve İmam Muhammed’den ders okumuştur.

İmam Şâfi’î, Arap Dili’ni, şiir ve tarihini çok iyi bilirdi.

Şafii mezhebi Mısır’da, Güney Arabistan’da, Doğu Afrika’da, Azerbeycan’da, Doğu Anadolu’da, Endonezya ve Cava’da yayılmıştır.

d) Hanbeli Mezhebi

Bu mezhebin kurucusu Ahmed ibn Hanbel’dir. Hicri 164 (M. 780) yılında Bağdat’ta doğmuş, 241 (M. 855) yılında yine Bağdat’ta Allah’ın rahmetine kavuşmuştur.

Mekke, Medine, Şam gibi pek çok İslam merkezlerini gezen Ahmed ibn Hanbel, İmam Şâfi’î’den de ders almıştır.

Ahmed ibn Hanbel, büyük bir müfessir ve Hadis bilginidir. 40.000’den fazla Hadis ihtiva eden Müsned’i meşhurdur.

Hanbeli mezhebi Bağdat, Mısır, Suriye ve Hicaz’da yayılmıştır.

Kaynak: İslam İlmihali, Diyanet

İslam ve İhsan

MEZHEPLER

Mezhepler

MEZHEP NEDİR? MEZHEPLER NEDEN VE NASIL ORTAYA ÇIKTI?

Mezhep Nedir? Mezhepler Neden ve Nasıl Ortaya Çıktı?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.