İslam’da Ticaret

Sorularla İslam

İslam’da ticaretin yeri nedir? İslam’a göre ticaret nasıl olmalıdır? İslam’da ticaret ile ilgili ayet ve hadisler.

İslâm’da ticaret meşru kılınmıştır. Ticaretin esası alış-verişe ve sermaye riskine dayanır. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyiniz. Ancak, karşılıklı rızaya dayanan ticaret bunun dışındadır.” [1] “Allah alış-verişi helâl, faizi haram kılmıştır.” [2] “Ey iman edenler! Cuma günü namaza çağrıldığınız zaman hemen Allah’ı anmaya (namaza) koşun ve alış-verişi bırakın. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır. Namaz kılındıktan sonra yeryüzüne dağılın ve Allah’ın fazlından rızkınızı arayın. Allah’ı çok anın ki kurtuluşa eresiniz.” [3]

Hz. Peygamber (s.a)’in ticarî ve iktisadî hayatla ilgili birçok söz, fiil veya takrirleri vardır. Aşağıda bunlara bir kaç örnek vereceğiz. Allah’ın Rasûlü’ne en üstün kazancın hangisi olduğu sorulunca şöyle cevap vermiştir: “Kişinin elinin emeği ve mebrûr alış-veriştir.” [4] Bu da, yalan yere yemin ve aldatma karışmayan alış-verişi ifade eder. Hadislerde doğru tüccar şöyle övülmüştür: “Sözü ve muamelesi doğru tüccar, kıyamet gününde arşın gölgesi altındadır.” [5] “Bir kimse gıda maddelerini toplayıp günün rayiç fiyatı ile satsa, sanki onu tasadduk etmiş gibi ecir alır.” [6] “Ey tüccar topluluğu, alış-verişe boş söz ve yalan yere yemin çokça karıştığı için bunu sadakalarınızla telafi ediniz.”[7] “Dürüst, sözüne ve işine güvenilen tüccar, nebîler, sıddîklar ve şehitlerle beraberdir.” [8]

Hz. Peygamber kendisi de bizzat alış-veriş yapmış, borçlanmış, rehin vermiş, ortaklık yapmıştır. O, insanlar çeşitli ticaret muameleleri yaparlarken peygamber olmuş ve onları ticaretten men etmemiş, aksine rızkın onda dokuzunun ticarette olduğunu bildirmiştir. Ancak ticaret hayatında haksız kazanca yol açabilen faiz, karaborsacılık, yalan, hile, gabin ve garar gibi şeyler yasaklanmış, hak sahibinin hakkını alabildiği ve haksızlık yapmak isteyenin dışlandığı bir ekonomik sistem hedeflenmiştir.

Sağlıklı bir ticaret için, esnaf ve tüccarın kendi alanı ile ilgili bilgileri edinmesi veya yakınında her zaman danışacağı bir uzman bulundurması gerekir. Nitekim Hz. Ömer’in halîfe olunca böyle bir bilgilenme seferberliği başlattığı görülür. O’nun bütün yöneticilere yayınladığı ilk ticaret genelgesi şöyledir: “İslâm’a göre, kendi ticaretiyle ilgili hükümleri bilmeyen kimse, bizim çarşı ve pazarlarımızda alış-veriş yapmasın. Çünkü bilmeme yüzünden faize düşebilir.” [9]

Dipnotlar:

[1] Nisa, 4/29. [2] Bakara, 2/275. [3] Cum’a, 62/10-11. [4] Ahmed İbn Hanbel, III, 466, IV, 141. [5] İbn Mâce, Ticârât, 1. [6] İbn Mâce, Ruhûn, 16. [7] Ebû Dâvud, Büyû’, 1. [8] Tirmizî, Büyû’, 4; İbn Mâce, Ticârât, 1; Dârimî, Buyû’, 8. [9] Tirmizî, Vitr, 21.

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, Erkam Yayınları