İslami Düğün Nasıl Olur?

İslami düğün nedir? İslami düğün nasıl olmalıdır? Müslüman düğün yaparken nelere dikkat etmelidir?

Yüce Allah’ın hükümlerine bağlı ve ahlâk kâidelerine uygun nikâh meclisleri ve cemiyetleri, mübârektir ve duâların kabul olacağı mekânlardır.

Evlilikte düğün, dostlar ve âile yakınlarıyla mürüvvet ve mutluluk paylaşmaya vesîledir. Aynı zamanda nikâhtaki îlan edip duyurma prensibini herkesi içine alacak şekilde gerçekleştirmek içindir. Bir de insan neslinin devamı için yuva kurulması gibi hayâtî derecede mühim olan bir hususu, neşe ve sevinç vesîlesi hâline getirmek de güzel bir maksattır. Bu da yaratılışımızın bir îcâbıdır.

Ancak şunu belirtmeli ki, düğünleri âileler için bir yıkım vesîlesi olacak tarzda israf ile gerçekleştirmek, İslâm’ın aslâ kabul etmeyeceği bir iştir. İslâm ki, gürül gürül akan bir nehir suyunda abdest alanlara bile su israfına dikkat etmelerini emretmekte ve tutumlu davranmanın alışkanlık hâline gelmesini istemektedir. Dolayısıyla taraflar zengin bile olsalar, içinde yaşadıkları toplumdaki mağdur ve mahrumları da düşünerek orta yollu hareket etmelidirler. Zamanımızda birçok zenginlerin yaptığı gibi düğünleri ihtişam ve zenginlik gösterisine dönüştürmek, bir israf çılgınlığının ve bu da, İslâm’ın iyi hazmedilememiş olmasının bir göstergesidir.

DÜĞÜNDE GÜÇ GÖSTERİSİ YAPMAK DÜĞÜNÜN RUHANİYETİNİ ÖLDÜRÜR

Gerçekten düğünler, zarâfet ve nezâket içinde olmalıdır. Her türlü israf, gösteriş ve şatafattan uzak durulmalı, herkes maddî durumuna göre mütevâzı bir merâsim yapmalıdır. Maddî güç gösterisi gibi hâller, düğünlerin maksat ve rûhâniyetini yıpratır.

Hele ilâhî ölçülere aykırı düşen birtakım yanlış hareketler ve âdetlerle evlilik gibi mübârek yola kötü bir başlangıç ile adım atmak, cehâlet ve hüsrana sapmaktır. Ancak yüce Allah’ın hükümlerine bağlı ve ahlâk kâidelerine uygun nikâh meclisleri ve cemiyetleri, mübârektir ve duâların kabul olacağı mekânlardır.

Ancak kadın-erkek karışımı olmamak kaydıyla, yani kadınların kendi aralarında, erkeklerin de kendi aralarında yapacağı helâl olan eğlencelere cevaz verilmiştir.

DÜĞÜNDE VELİME YEMEĞİNE GARİP VE KİMSESİZLER DAVET EDİLMELİ

Diğer taraftan verilecek velîmeye, yani bir cennet yemeği vasfında değerlendirilen ve mühim bir sünnet-i seniyye olan düğün yemeğine, garip ve kimsesizler de çağırılmalıdır. Zira Allah Rasûlü -sallâllâhü aleyhi ve sellem- bu hususta şöyle îkazda bulunur:

“Zenginlerin dâvet edilip fakirlerin çağırılmadığı düğün yemeği ne fena bir yemektir.” (Buhârî, Nikâh 72; Müslim, Nikâh 107. Ayrıca bkz. İbn-i Mâce, Nikâh 25)

Bilmeli ki, ümmete zayıfların duâsı sebebiyle yardım edilmektedir. Dolayısıyla garip ve fakirler velîme yemeğine bilhassa dâvet etmelidir. Hatırlamalı ki, Mûsâ -aleyhisselâm- Cenâb-ı Hakk’a ilticâ etmiş:

“–Yâ Rabbî! Seni nerede arayayım?” diye sormuştu.

Allah Teâlâ da ona:

“–Beni kalbi kırıkların yanında ara!” buyurdu. (Ebû Nuaym, Hilye, II, 364)

Çünkü gönlü yaralı ve garip kimselerin niyazları Allah katında makbuldür. Onun için onların duâlarını almaya ve özellikle de evlilik gibi âile temellerinin atıldığı mühim anlarda daha ziyâde dikkat etmelidir. Ayrıca sâlih ve sâliha kimselerden hayır duâ almak da ihmal edilmemelidir.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Huzurlu Aile Yuvası, Erkam Yayınları, 2013

İslam ve İhsan

MÜSLÜMANIN DÜĞÜNÜ VE EVLİLİK HAYATI NASIL OLMALI?

Müslümanın Düğünü ve Evlilik Hayatı Nasıl Olmalı?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.