İslâmın Asıl Gayesi Nedir?
Merhamet, bir Müslümanın kalbinde hiç sönmeyen bir ateştir. Merhamet, insanlığımızın bu âlemdeki en mûtenâ cevheridir ki kalb yoluyla bizi Hakk’ın vuslatına istikâmetlendirir. Merhametli mü’min; cömert, mütevâzî, hizmet ehli ve aynı zamanda rûhlara nizâm ve hayat aşısı yapan bir gönül doktorudur.
Abdullâh bin Câfer -radıyallâhu anh- bir seyahat esnâsında, bir hurma bahçesine uğradı. Bahçenin hizmetçisi siyahî bir köle idi. Köleye üç adet ekmek getirmişlerdi. Bu sırada bir köpek geldi. Köle, ekmeklerden birini ona attı. Köpek ekmeği yedi. Öbürünü attı. Onu da yedi. Üçüncüyü de attı. Onu da yedi.
BİR KÖLENİN KÖPEĞE MERHAMETİ
Bunun üzerine Abdullâh bin Câfer -radıyallâhu anh- ile köle arasında şöyle bir konuşma oldu:
“–Senin ücretin nedir?”
Siyahî köle:
“–İşte gördüğünüz üç ekmek.”
“–Niçin hepsini köpeğe verdin?”
Köle:
“–Buralarda hiç köpek yoktu. Bu köpek uzak yerden gelmiştir. Aç durmasına gönlüm râzı olmadı.” dedi.
Abdullâh -radıyallâhu anh-:
“–Peki bugün sen ne yiyeceksin?”
Köle:
“–Sabredeceğim, günlük hakkımı Rabbimin bu aç mahlûkuna devrettim.” dedi.
Abdullâh -radıyallâhu anh-:
“–Sübhânallâh! Benim çok cömert olduğumu söylerler. Bu köle benden daha cömertmiş!” buyurdu.
Ardından da o köleyi ve hurma bahçesini satın aldı ve köleyi âzâd edip, hurmalığı ona bağışladı. (Gazâlî, Kimyâ-yı Saâdet, s. 440)
Böyle müşfik, merhametli ve derin duygulu şahsiyetler yetiştiren İslâm, ictimâî nizamda fakir ve zengin arasındaki husûmet ve hasedi izâle etmek, dengeyi muhâfaza ve muhabbeti temin etmek için zekâtı farz kılmıştır. İslâm kardeşliğini daha ileri bir seviyede gerçekleştirmek ve her mü’mini “ganî bir gönle sâhib kılmak” için vicdânî bir mecbûriyet olan infâkı teşvîk etmiş ve onu da “îsâr” ile zirveleştirmiştir. Zîrâ dînin asıl gâyesi, Allâh’ın birliğini tasdikten sonra güzel insan, zarif insan ve derin insan yetiştirebilmek sûretiyle cemiyete huzûru hâkim kılmaktır.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Son Nefes, Erkam Yayınları, 2013
YORUMLAR