İslam'ın Güler Yüzü
Kâmil bir mü’min, bütün mahlûkâta karşı müşfik ve mütebessim olur. Yaratılanları Yaratan’dan ötürü sever ve sayar. İslâm’ı en güzel şekilde anlayarak onun güler yüzünü, insanlara, hayvanlara ve cemâdâta ilâhî bir lutuf olarak takdim eder. Böyle mü’minlerden oluşan bir toplumun huzur içinde olacağı muhakkaktır.
İslâm, insanları dâimâ huzur ve saâdete sevk eden ilâhî bir dîndir. Asıl mesele, Müslümanların onu aslî muhtevâsıyla kavrayıp temsil edebilmeleridir. İslâm’ı lâyıkıyla yaşayıp, getirdiği güzellikleri insanlara sergilediğimizde, onu kabul etmeyecek hiçbir insaflı insan bulunamaz. Müslümanlar, dînlerinin güler yüzünü bütün âleme gösterebildikleri takdirde, her akıllı kişi İslâm’ın va’dettiği ebedî saâdeti idrâk edecek ve onun bütün güzellikleri ihtivâ eden huzurlu iklîmine girmek için can atacaktır.
Zulüm ve bâtılın karanlık sokaklarında bunalan, korku ve endişeler içinde boğulan insanlar, hep İslâm’ın güler yüzüyle saâdete kavuşmuşlardır. İslâm’ı bilmeyen veya yanlış tanıyan niceleri, Allah dostlarının hayâtında onun hakîkî çehresini görünce hayran kalmaktadırlar. Nitekim İslâm’ın şefkat ve merhametini sergileyen gönül ehli Hak dostları, nice kararmış ve katılaşmış kalpleri yumuşatarak hidâyet yoluna sevk etmişlerdir.
İSLAM'IN GÜLER YÜZÜNÜ SERGİLEYEBİLMENİN EN GÜZEL YOLU
İslâm’ın güler yüzünü sergileyebilmenin en güzel yolu, onu güzelce öğrenmek ve Allah Resûlü’nün Sünnet-i Seniyyesi istikâmetinde hayâtımıza tatbik etmektir. İslâm’ın güler yüzü, evvelâ bizim hayâtımızda, yâni hâl ve davranışlarımızda sergilenmeli, daha sonra da sözlü veya yazılı bütün ifâdelerimizde temâşâ edilmelidir.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 2, Erkam Yayınları
YORUMLAR