İslamofobi'den Beslenen Bir Endüstri Var

Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Özafşar, İslamofobi'den beslenen bir endüstri bulunduğunu belirterek, "Bu endüstriden beslenen çevrelere fırsat tanımamak lazım" dedi.

Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Emir Özafşar, İslamofobi'den beslenen bir endüstri bulunduğunu belirterek, "Bu endüstriden beslenen çevrelere fırsat tanımamak lazım. Şiddete karşı şiddetle değil, sevgiyle, dostlukla ve kardeşlikle muamele etmek gerekiyor. İslam'ın yüksek değerleri de bunu gerektiriyor" dedi.

ABD’nin başkenti Washington’da bulunan Özafşar, Maryland eyaletindeki Türk-Amerikan Kültür ve Medeniyet Merkezi’ni ziyaret etti.

Burada Türk basınının sorularını yanıtlayan Özafşar, "Teksas Eyaletinin Dallas Kentinde Hz. Muhammed" konulu provokatif karikatür yarışmasının yapıldığı salonun dışındaki silahlı çatışmaya değindi.

Özafşar, “Bu olay, 3-4 ay kadar önce Paris'te Charlie Hebdo’da, daha sonra Danimarka'da benzerlerini yaşadığımız ve eş zamanlı olarak Amerika'da yine üç Müslüman'ın öldürülmesi olayından sonra elim bir hadise olarak kayıtlara geçmiştir” diye konuştu.

Yarışmadan önce Teksas'taki Müslümanların, Hollandalı aşırı sağcı Özgürlük Partisi (PVV) lideri olan ve İslam karşıtlığıyla bilinen Geert Wilders gibi “ayrımcı, kışkırtıcı ve ırkçı” bir ismin ABD’ye gelmemesi konusunda yetkililerle görüşmeler yapmalarına rağmen başarılı olamadıklarını anlatan Özafşar, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Maalesef İslamofobi'den beslenen bir endüstri var. Bu endüstri içinde kazançlarına kazanç katmak isteyen, buradan beslenen unsurlar var. Öyle anlaşılıyor ki, Amerika'da da Müslümanların barış ve uyum içinde yaşamasını hazmedemeyen bazı çevreler İslamofobi'yi körüklemek üzere harekete geçmiş."

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.