İslamofobiyle Mücadele İçin 10 Adım

Avrupa Parlamentosunda (AP) "İslamofobiyle mücadelede karşı söylem geliştirme" projesinin tanıtımı yapıldı. Proje üyeleri toplantı sonunda İslamofobiyle mücadeleye karşı söylem geliştirmek için "10 adım" tavsiyesinde bulundu. Buna göre, "İslam tehdidi" kavramıyla mücadele edilmesi ve net biçimde tanımlanması gerektiği birinci madde olarak gösterildi. 

Fransa, Almanya, Belçika, Çekya, Macaristan, Portekiz, Yunanistan ve İngiltere'den uzmanların oluşturduğu İslamofobiyle Mücadele Takımı (CIK), AP'de projeyi tanıttı.

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu tarafından fonlanan 2 yıllık proje, akademi ve akademi dışı uzmanları bir araya getirdi. Tanıtımda konuşan uzmanlar, AB'nin siyaset yapıcılarına ve üye devletlere İslamofobiyle mücadelede daha aktif politika yürütmeleri ve yasal zemini güçlendirmeleri çağrısında bulundu.

Proje ekibinin hazırladığı raporun bulgularında, İslamofobinin Müslümanların günlük yaşamını ciddi biçimde etkilediğinin altı çizilerek, "İslamofobinin Müslümanların günlük hayatına etkisi, iş hayatından okula kadar yapılan ayrımcılık olarak kendini gösteriyor. Ayrıca, camilere ya da insanlara fiziksel saldırılar, hakaret, tehdit, ya da kamusal alanda doğrudan sözlü ve fiziksel şiddete sıkça rastlanıyor." ifadeleri kullanıldı.

Raporda, ülkeden ülkeye değişmekle beraber İslamofobiye dair ortak bulguların olduğu belirtilerek, "Bazı saldırılar, eski klişelerden kaynaklanıyor. Diğerleri de yeni düşüncelerden. Saldırıların nedenleri arasında siyasetçiler tarafından oluşturulan politikalar ve Müslümanların medyada yansıtılma biçimi başta geliyor."

İSLAMOFOBİYLE MÜCADELE İÇİN 10 ADIM

Proje üyeleri toplantı sonunda İslamofobiyle mücadeleye karşı söylem geliştirmek için "10 adım" tavsiyesinde bulundu. Buna göre, "İslam tehdidi" kavramıyla mücadele edilmesi ve net biçimde tanımlanması gerektiği birinci madde olarak gösterildi.

Diğer maddeler ise şu şekilde sıralandı:

"Dışlayıcı ve ayrıştırıcı devlet projeleriyle mücadele etmek, kültürel ve etnik gruplara yönelik ayrımcılıkla mücadele etmek, çoğulculuğu teşvik etmek, cinsiyetçilikle savaşmak, kapsayıcı gelecek inşa etmek, kurumsal İslamofobiye karşı çıkmak, ayrıştırıcı söylemle mücadele etmek, Müslümanlara yaşam alanı açılması ve Müslümanların seçimle göreve gelerek daha çok temsil edilmesi."

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.