İspanyollar, İslamiyetle Yeniden Köklerine Dönüyor

İspanya'da 2020'den bu yana ilk kez 2 milyonun üstüne çıkan ve çoğunluğu Fas, Pakistan veya Senegal kökenli olan Müslüman nüfusta gözlenen artışta, göçmenlerin yanı sıra Müslümanlığı seçen İspanyollar da etkili oluyor.

Ülkede, toplam 200 bini geçen, Müslümanlığı seçen İspanyolların sayısında son yıllarda ciddi bir artış görülmesi önemli bir ayrıntı olarak dikkati çekiyor.

Arapça konuşmayıp kültür ve aile yaşamı olarak Batı geleneklerinden gelseler de "iç huzur arayışlarında İslam'ı bulduklarını" söyleyen Müslüman İspanyollar, 8 asra yakın bir dönem (711-1492) İspanya'da Müslümanların egemenliği altında olan Endülüs bölgesinde yaşamayı daha fazla tercih ediyor.

İspanya'daki 1700'e yakın cami veya mescit arasında ezanın yüksek sesle minareden okunduğu tek İslam ibadet yeri olan Granada kentindeki Ulu Cami de Müslüman olmak isteyen İspanyolların uğrak yerlerinin başında geliyor.

Ulu Cami Vakfı Başkanı Umar del Pozo, AA muhabirine yaptığı açıklamada, özellikle Kovid-19 salgınının başladığı 2020'den bu yana neredeyse her cuma günü bir İspanyol'un camilerinde Kelime-i Şehadet getirerek Müslüman olduğunu söyledi.

Del Pozo, "6 yıl önce yılda 10 olan Müslümanlığı seçen İspanyol sayısı, yavaş yavaş artarak yılda 30'a, salgınla da 50-60'a çıktı. Bu tabii sadece bizim camimize yapılan başvurular. Sevilya, Kurtuba veya Barselona'da da Müslüman İspanyolların sayısında artış olduğunu biliyoruz." diye konuştu.

- Müslüman olmak benim için köklerine dönmek gibi bir şey

Ulu Cami'de 15 Nisan'da cemaatin önünde Kelime-i Şehadet getirerek Müslüman olan 24 yaşındaki Amir Rodriguez, yaşadığı o anları şöyle anlattı:

"Biraz stresli olduğumu söylemeliyim ama bunu hemen yapmak istiyordum ve Kelime-i Şehadet getirir getirmez kendimi daha iyi hissettim ve daha huzurlu oldum. Buradaki Müslüman toplumu gerçekten bir aile gibi ve ilk günden itibaren beni içlerine aldılar. Kelime-i Şehadet getirerek ben de aileden biri oldum. Bu, şahane bir his."

Polis akademisinde okuyan ve kısa bir süre sonra emniyet mensubu olacak Rodriguez, özellikle son iki yıldır İslam üzerine araştırmalar yapıp, kitaplar okuduğunu belirterek "Her zaman daha fazla öğrenmek istiyordum ve merakım artıyordu ama öyle bir zaman geldi ki merak ihtiyaca dönüştü. Camiye gelmeye başladıktan kısa bir süre sonra da artık Müslüman olmam gerektiğine ikna oldum." ifadelerini kullandı.

Müslüman olmaktan ve ilk ramazanını yaşamaktan dolayı oldukça heyecanlı olduğu gözlenen Amir, "Müslüman olmak benim için köklerine dönmek gibi bir şey. Granada'da sahip olduğumuz kültürel değerlerin nerdeyse tamamı, 8 asır burada yaşamış Müslümanların sayesinde. Onların bıraktıklarını bizler yaşıyoruz. Maalesef bu konuda İspanyol toplumunda çok fazla bilgisizlik var. Aslında daha fazla anlatılmalı. Doğru yolu bulmak gerekiyor ve bence bu gerçeği görenlerin sayısı yavaşta olsa her seferinde daha da artacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

İspanya'da polis teşkilatında başka Müslümanların da olduğunu ve genelde Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu Ceuta ve Melilla'ya (Fas sınırındaki İspanyol şehirleri) tayin edildiklerini anlatan Amir, "Ben kendime beyaz bir sayfa açtım. İyi bir insan, iyi bir Müslüman olmaktan başka düşüncem yok." dedi.

- Granada bugünü, Müslümanların bıraktığı miras sayesinde yaşıyor

42 yıl önce Müslümanlığı seçen 77 yaşındaki Jadiya Martinez de duygularını şu sözlerle dile getirdi:

"Toplumda, Batı kültüründe yaşadığınız hoşnutsuzluk sonrasında başladığınız arayış süreci, sizi İslam'a götürüyor. Normalde bir Batılı için iç huzur arayışında İslam'ı bulmak sürpriz bir şey çünkü basın ve toplum baskısından dolayı bunu beklemiyorsunuz. Aslında İslam'ın, İspanya'da kaybetmesinin en büyük sebebi de bu. Kazananlar her zaman kendi tarihlerini yazar. Hristiyanların Endülüs topraklarını fethinden sonra olan da budur."

Endülüs İslam dönemi yapılarından tarihi El Hamra Sarayı'nın karşısında bulunan ve 2013'te inşası tamamlanan Ulu Cami'nin "Müslümanlar için geçmiş ve günümüzün buluşma noktası" olduğunu kaydeden Jadiya, "Endülüs günümüzde Batı kültürünün ve Avrupa'nın bir parçası. Kuzey Afrika ile ve aynı zamanda İslam geçmişi ile de çok büyük bir bağı var. Burada bazıları İslam'a karşı söylemler yapsa da garip bir şekilde biliyorlar ki Granada bugünü, Müslümanların bıraktığı miras sayesinde yaşıyor. El Hamrasız, Albayzinsiz (eski Müslüman mahallesi) bir Granada hiçbir şey. Bu yerler olmasa buraya turist gelmez. Granada'da yaşayan modern şehir sakinlerinin yaşadığı çelişki bu." değerlendirmesinde bulundu.

"İslam'a karşı önyargılar ve yanlış görüşler halen çok fazla." diyen Jadiya, şöyle devam etti:

"Buna rağmen Müslümanların sesi, aslında duyulması gereken yerde ve duymak isteyene gidiyor. Müslümanlığı seçmek, bir reklam kampanyası değildir. Bu, günbegün, kendiliğinden insanları çeken bir şey. Ramazanın başından bu yana 5 kişi burada Müslüman oldu. Bunların hepsi genç ve aslında bu doğal bir sonuç. Çünkü Batı'da yaşayan halk daha iyi yaşam arayışında İslam'ın kendileri için en iyi alternatif olduğunun farkına varıyor."

Birçok kez gittiği Türkiye'yi çok iyi tanıdığını söyleyen Jadiya, "Türkiye, geçmişteki Kurtuba Emevi Halifeliğini bize hatırlatıyor. Endülüs'te kafası kesilen çok yüksek düzey bir insan benliğinin arınması, bir kültür tadı ve sahip olunan büyüklük Türkiye'de görülüyor." dedi.

Kaynak: Diyanet Haber

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.