İsraftan Kaçan Zengin Olur!

Cimrilik gibi, israf da kötü bir alışkanlıktır. Dinimiz her işte orta halde olmayı emreder, aza kanâat eden, rızkını kolaylıkla temin eder. Geçim sıkıntısı çekmez. Bu bakımdan daimi huzurlu olur. Rasûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-, hep rızkının kifayet mikdarı olmasını Cenâb-ı Hak’dan niyaz ederlerdi.

Rasûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- efendimizin, kanaat ve iktisat hakkındaki hadis-i şerifleri aşağıdadır:

  • “Yetecek rızka sahip olan ve Allah’ın kendisine verdiği rızka kanâat eden müslüman kurtulmuştur.” (Müslim)
  • “Sakın tamahkâr olmayın! Çünkü tamahkârlık fakirliğin ta kendisidir.” (Taberânî)
  • Ey insanoğlu! Elindeki ihtiyacına yeterken, kendini azdıracak olan, daha fazla mal istiyorsun, aza kanâat etmiyor, çok ile de doymuyorsun. Ey insanoğlu! Vücudun afiyette, nefsin emniyette ve günlük ihtiyacın mevcud olarak sabahladığında artık dünya senin demektir. (Beyhakî)
  • İktisad eden, sıkıntı çekmez. (Taberânî)
  • Kurtarıcı üç şeyden biri, varlıkta yoklukta, zenginlikte, fakirlikte iktisada riayet etmektir. (Bey hakî)
  • Geçimde iktisad etmek, peygamberliğin yirmide biridir. (Ebû Dâvûd)
  • İktisad eden zenginleşir, israf eden fakirleşir. (Bezzâr)
  • Ey insanlar! Rızkınızı güzel yollardan arayın! Herkes kendisine takdir edilenden fazla rızka kavuşamaz. Takdir edilen rızka kavuşup onu yemedikçe dünyadan göçmez. İstemese de rızkı kendine verilir. (Hâkim)
  • Cebrail aleyhisselâm bildirdi ki: Rızrd kını yemeden kimse ölmez. Öyle ise Allah’dan korkun. Rızkınızı güzel yollardan arayın. (Hâkim)

Kaynak: Âile Saâdeti, Sâdık Dânâ, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.