İsrail Ablukası Altındaki Gazze’de Yoksulluk Ciddi Boyutta

Filistin’de 2006’da yapılan ve Hamas’ın kazandığı seçimlerden bu yana İsrail’in kara, deniz ve havadan abluka altına aldığı Gazze Şeridi’nde yoksulluk ciddi boyutlara ulaşmış durumda.

İsrail’in insanlık dışı ablukası nedeniyle açık hava hapishanesine dönen Gazze’de ekonomik sıkıntılar nedeniyle yoksulluk ve işsizlik artıyor.

Hem halkın alım gücünün giderek düşmesi hem de abluka nedeniyle İsrail’den Gazze’ye ticari mal geçişleri için kullanılan Kerm Ebu Salim Sınır Kapısı’ndan son dönemde geçiş yapan yük araçları sayısında yüzde 60’lık azalma olduğu kaydediliyor.

Filistin Merkezi İstatistik Bürosu’nun (PCBS) dün açıkladığı 2017 yılı raporu, Gazze’deki yoksulluğun ne kadar ciddi boyutlara ulaştığını gözler önüne seriyor.

YOKSULLUK ORANI YÜZDE 53

Rapora göre, 2 milyona yakın kişinin yaşadığı Gazze Şeridi’nde yoksulluk oranı yüzde 53’ü buluyor.

PCBS, Filistin genelinde 2011’e oranla geçen yıl yoksulluk oranının yüzde 13 arttığını, aşırı yoksulluk oranında da yüzde 30 gibi ciddi bir yükseliş meydana geldiğini belirtiyor.

GAZZE’DEKİ YOKSULLUĞUN NEDENİ

Uzmanlar, Gazze’deki yoksulluğun başlıca nedeni olarak 2006’dan bu yana devam eden İsrail ablukasının yol açtığı üretim krizi ve yerel sektördeki durgunluğu gösteriyor.

İsrail’in ablukasının yanı sıra Temmuz 2013’te gerçekleşen askeri darbenin ardından Mısır, Gazze’nin dünyaya açılan tek bağlantı noktası konumundaki Refah Sınır Kapısı’nı sık sık kapatıyor.

Abluka nedeniyle yakıt sıkıntısı çekilen şehirde, günün neredeyse yarısında fazlasında ev ve iş yerlerine elektrik verilemiyor. Bu da Gazze’deki imalathanelerin ya kapanmasına ya da üretiminin azalmasına neden oluyor.

İŞSİZLİK ORANI YÜZDE 44

Dünya Bankası’nın geçen ay yayımladığı rapora göre, Gazze’deki işsizlik oranı yüzde 44. Bu oran, üniversite mezunu gençler arasında yüzde 60’a kadar yükseliyor. Gazze’deki işsizlik oranı 2015’te yüzde 38 olarak açıklanmıştı.

Her ne kadar 2016’da Gazze ekonomisi yüzde 8’lik bir büyüme yakalamış olsa da 2017’nin ilk çeyreğinde büyüme oranı sadece yüzde 0,5 olarak gerçekleşti.

Son 10 yılda nüfusu yüzde 38 artan Gazze’nin ekonomisi bu süreçte sadece yüzde 1,44 büyüdü. Verilere göre, Gazzeliler 1993 yılına oranla bugün yüzde 25 daha fakir.

Gazze’de yaşayan Filistinlilerin ekonomik varlıklarında da ciddi düşüş yaşandı. Filistin Merkez Bankası verilerine göre, Gazze’de gerçek ve tüzel kişilere ait hesaplarda 2016’nın ikinci çeyreğinde 1,37 milyar dolar birikim bulunurken, bu tutar 2017’nin üçüncü çeyreğinde 1,22 milyar dolara geriledi.

2 MİLYON KİŞİDEN 1,3 MİLYONU YARDIMA MUHTAÇ

Birleşmiş Milletler (BM) İnsani İşler Koordinasyon Ofisi’nin 2016 sonunda yayımladığı rapora göre, Gazze’de yaşayan 2 milyona yakın kişiden 1,3 milyonu yardıma muhtaç. Ailelerin yüzde 47’si ise güvenli gıdaya ulaşmakta zorlanıyor.

BALIKÇILAR BİLE İSRAİL’İN ABLUKASI ALTINDA

Filistin ile İsrail arasında 1993’te imzalanan Oslo Anlaşması’na göre 20 mil açığa kadar serbest hareket edebilme hakkına sahip Gazzeli balıkçılar, İsrail’in kısıtlamaları nedeniyle geçimlerini sağladıkları bu işi rahat bir şekilde yapamıyor.

Balıkçıların avlanma sınırını 6 mile kadar düşüren İsrail en son bu mesafeyi 9 mile çıkarmıştı. Ancak Gazzeli balıkçılar Oslo Anlaşması’na uyulmasını ve avlanma sınırının 20 mile çıkarılmasını talep ediyor.

ABD’DEN YARDIMLARA KISITLAMA

İsrail ablukasında zor şartlarda yaşayan Gazze halkı için BM Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı’nın (UNRWA) yardımları büyük önem taşıyor. Ancak ABD yönetiminin bu yılın başında aldığı karar UNRWA’yı da büyük sıkıntıya soktu.

ABD Başkanı Donald Trump’ın geçen yıl aralık ayında Kudüs’ü “İsrail’in başkenti” olarak tanıdığını duyurmasının ardından ABD Dışişleri Bakanlığı 16 Ocak’ta yaptığı açıklamada, UNRWA’ya verilecek 125 milyon dolarlık yardımın 65 milyon dolarlık bölümünün “tekrar gözden geçirilmek üzere” askıya alındığını bildirdi.

UNRWA’ya kayıtlı 5,9 milyon Filistinli mülteciden 2,1 milyonu Ürdün’de, 1 milyon 445 bini Gazze’de yaşıyor, bunu sırasıyla Batı Şeria, Suriye ve Lübnan takip ediyor.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.