İsrail, Gazze'de 151 Günde 13 Bin 430 Çocuğu Şehit Etti

İsrail ordusunun, Gazze Şeridi'ne 7 Ekim 2023'ten bu yana düzenlediği saldırılarla 13 bin 430 çocuğu öldürdüğü bildirildi.

Gazze'deki hükümetin Medya Ofisinden yapılan açıklamada, İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze'ye düzenlediği ve 151'inci gününe varan saldırılara ilişkin son bilgiler paylaşıldı.

İsrail ordusunun 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'nde "savunmasız Filistin halkına, sivillere, çocuklara ve kadınlara" yönelik 2 bin 675 katliam gerçekleştirdiği belirtildi.

Gazze Şeridi'nde 151 gündür düzenlenen saldırılarda 13 bin 430 çocuk ve 8 bin 900 kadının öldürüldüğü kaydedildi.

Saldırıların beş ayı geride bırakarak altıncı aya girdiğine işaret edilen açıklamada, yüzde 70'i kadın ve çocuk olmak üzere 7 bin kişinin halen enkaz altında veya kayıp olduğu belirtilirken, hastanelere getirilen ölü sayısının 30 bin 534, yaralı sayısının ise 71 bin 920 olduğu bildirildi.

Sağlık sektörünü de hedef alan İsrail'in, Gazze'de 364 sağlık çalışanı ve 48 sivil savunma görevlisini öldürdüğü aktarıldı.

Gazze'de 132 gazetecinin İsrail saldırılarında öldürüldüğüne dikkati çekildi.

Abluka altındaki bölgede Filistinlilerin maruz bırakıldığı kıtlığa işaret edilen açıklamada, un, pirinç ve tahılın yanı sıra halkın yemek zorunda kaldığı hayvan yemlerinin de tükenmesinin ardından özellikle Kuzey Gazze ve Gazze'de kıtlığın daha da kötü bir hal aldığı uyarısında bulunuldu.

İsrail'in zorla aç bırakma politikası ve yardımların hedef alınması

İsrail'in gıda ve yardım malzemesi girişini engellediği, hatta bölgeye ulaşmaya çalışan yardım araçlarını hedef alarak çocuklarına ve ailelerine yiyecek arayan onlarca kişinin ölümüne yol açtığı ifade edilen açıklamada, aç bırakma politikası; sivillere, çocuklara ve kadınlara yönelik baskılar; gıda, su ve ilaç güvensizliği sonucu bu iki vilayette hayatını kaybeden 700 binden fazla kişinin sorumluluğunun İsrail ile başta ABD ve uluslararası toplum olmak üzere müttefiklerini sorumlu tuttuğu vurgulandı.

İnsani yardımın havadan ulaştırılmasının en iyi yollardan biri olmadığı kaydedilen açıklamada, "tüm dünyanın da bildiği gibi" kara yoluyla günde 1000 yardım tırının Gazze Şeridi'nin kuzeyi başta olmak üzere tüm bölgeye ulaştırılmasının en kesin çözüm yolu olduğu ifade edildi.

İsrail ordusunun, yaşanılan kıtlığın gölgesinde dağıtılan yardım malzemesi ve unu almak isteyen binlerce kişiye yönelik katliamlar gerçekleştirdiği belirtilen açıklamada, İsrail'in Gazze'de un almak için bekleyenleri hedef aldığı saldırıda 116 kişinin öldürüldüğü; 700'den fazla kişinin yaralandığı, ayrıca Deyr Belah'ta Kuveytli bir hayır kurumuna ait yardım aracının vurulması sonucu 8 kişinin öldürüldüğü; yine Gazze'deki Kuveyt Kavşağındaki saldırıda onlarca kişinin hayatını kaybettiği ve yaralandığı bildirildi.

İsrail'in ayrıca Filistinlilere karşı uluslararası hukuku ihlal eden 19 savaş suçu işlediği, bunların aynı zamanda Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılar sırasında işlediği soykırım suçunun unsurlarını da oluşturduğu aktarıldı.

Birleşmiş Milletler'in, Gazze'nin kuzeyine yardım malzemelerinin teslimini durdurma kararının şaşkınlıkla karşılandığı kaydedilen açıklamada, bu kararın 700 bin insanın ölüme terk edilmesi ve insani koşulların katlanarak ağırlaştırılması anlamına geldiği ifade edildi.

İsrail'in Nasır ve Emel hastanelerini tank ve insansız hava aracıyla yıktığı, sağlık personeline ve yerlerinden edilerek hastaneye sığınanlara ateş açtığı, çok sayıda Filistinliyi öldürerek hastaneyi toplu mezara ve kışlaya çevirdiği kaydedilen açıklamada bunun da açık şekilde bir savaş suçu olduğu, benzerlerinin bölgedeki 32 hastaneye de uygulandığı aktarıldı.

Yerinden edilmiş 2 milyon insanın hâlâ yüzlerce barınma merkezinde çetin, zor ve trajik bir hayat yaşadığı kaydedilen açıklamada, yerinden edilenlerin yiyecek, su ve ilaç bulamadığı, yerinden edilmenin zorlu koşulları ve uluslararası kuruluşların mültecilere ve yerinden edilenlere tahsis ettiği hizmetlerin yokluğu nedeniyle 700 binden fazlasının bulaşıcı hastalıklara yakalandığı belirtildi.

Saldırılar altıncı ayına girerken İsrail'in 1000'den fazla okulu, üniversiteyi, eğitim kurumunu, camiyi, kiliseyi ve hastaneyi hedef alarak yıktığı ifade edilen açıklamada,

İsrail'in Filistin tarihini ve coğrafyasını haritadan silmek amacıyla yaklaşık 200 arkeolojik ve miras alanını yok ettiği ifade edilen açıklamada, ilk belirlemelere göre Gazze Şeridi'ndeki soykırım savaşının doğrudan verdiği zararın 15 milyar doları aştığı, dolaylı zararların ise bunun çok üzerinde olduğuna işaret edildi.

İsrail'in Gazze Şeridi'nde sürdürdüğü soykırımdan ABD ve BM Güvenlik Konseyi ve uluslararası toplum da sorumlu

Açıklamada, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik sürdürdüğü soykırım savaşından ve bu savaşın durdurulamamasından "işgalcilerin ortağı" ABD yönetiminin yanı sıra BM Güvenlik Konseyi ve uluslararası toplum da sorumlu tutuldu.

Ofisin açıklamasında, dünyanın tüm ülkelerine, tüm uluslararası kuruluşlara, tüm Arap ve İslam ülkelerine, Gazze Şeridi'nde sivillere, çocuklara ve kadınlara karşı yürüttüğü soykırım savaşını durdurması için İsrail'e baskı yapmaları ve işlediği korkunç suçlardan dolayı İsrail’i kınamaları ve tüm uluslararası mahkemelerde takipçisi olmaları çağrısında bulunuldu.

Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatına, Refah Sınır Kapısının kalıcı olarak ve derhal açılması, her gün 24 saat boyunca kısıtlama olmaksızın açık bir insani koridor haline getirilmesi ve yüzbinlerce ton yardımın mülteciye ulaştırılması için azami çaba göstermeleri çağrısı yapılan açıklamada, Gazze’deki 11 bin yaralının tedavi için yurt dışına gönderilmesi ve Gazze Şeridi'ndeki hayati tesislerin yeniden çalıştırılması için Refah Sınır Kapısından yakıt girdirilmesi talep edildi.

Tüm insani yardım ve uluslararası kuruluşlarına Gazze şehri ve kuzeyindeki çalışmalarına yeniden dönmeleri ve özellikle insani durumun kötüleşmesi ve çatışmaların derinleşmesiyle birlikte bu iki kentteki tüm vatandaşlara yardım, un, gıda dağıtmaları çağrısı yapılan açıklamada, diğer kentlerdeki çalışmaların güçlendirilmesi ve tüm vatandaşlara gıda sağlanması istendi.

Açıklamada, Körfez İşbirliği Konseyi, İslam İşbirliği Teşkilatı, Arap Birliği ve dünyanın tüm ülkelerine Gazze Şeridi'nin yeniden inşasına çözüm bulmak için derhal ve acilen bir araya gelmeleri çağrısında bulunuldu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.