İsrail, Gazze'de Zorla Göç Ettirmeyi Sürekli ve Sistematik Bir Silah Olarak Kullanıyor

Gazze'deki 2,3 milyonluk nüfus, 7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail ordusu tarafından sistematik şekilde sözde tahliye emri tehditleriyle zorla yerlerinden edilip küçük bir toprak parçası içinde nefes almaksızın sürülüyor.

İsrail’in 7 Ekim’den bu yana devam eden saldırıları nedeniyle Gazze’de 16 bin 314’ü çocuk, 10 bin 980’i kadın olmak üzere 39 bin 699 bin kişi hayatını kaybetti.

İsrail'in Gazze’yi harabeye çeviren saldırıları yüzünden halk zorunlu göçe maruz kalıyor.

Birleşmiş Milletler’in (BM) verilerine göre, yaklaşık 2,3 milyon Filistinlinin yaşadığı Gazze’de her 10 kişiden 9’u zorla yerinden edildi. Ölümle zorunlu göç arasında tercihe zorlanan Gazzeliler, defalarca yerinden oldu.

Gazzelilerin birçoğu, ayda bir göçe zorlanıyor

Zorunlu göç, Gazze’deki Filistinlilerin bitmeyen çilesi haline dönüştü. İsrail’in sık sık “güvenli olduğunu” iddia ettiği alanları “çatışma bölgesi” ilan etmesi nedeniyle 2,3 milyon Filistinli, oradan oraya savruluyor.

BM, Gazzelilerin birçoğunun 7 Ekim'den bu yana ayda bir göçe zorlandığına işaret ediyor. İsrail ordusu, "güvenli olduğunu" öne sürdüğü bölgelere de çeşitli iddialarla saldırılar düzenliyor.

Zorunlu göç, Gazze’nin kuzeyinde başladı

İsrail ordusu, 7 Ekim’den itibaren ilk olarak saldırılarını Gazze nüfusunun yarısından fazlasının yaşadığı kuzey bölgesinde yoğunlaştırdı.

Yoğun hava saldırılarının yanı sıra denizden ve karadan bölgeye bomba yağdıran İsrail ordusu, Gazze’nin kuzeyindeki 1,4 milyon Filistinliden güneyin "güvenli olduğunu" öne sürerek evlerini terk etmelerini istedi.

Saldırılara rağmen bölgeden ayrılmak istemeyen Filistinliler, hastanelere ve okullara sığındı.

Ancak 27 Ekim’de Gazze'nin kuzeyine kara saldırısı başlatan İsrail ordusunun bölgedeki hastaneleri, okulları dahi hedef alması nedeniyle binlerce Filistinli göç etmek zorunda kaldı.

Kuzeyin ardından Han Yunus’a kara saldırısı başlattı

Kuzeyden göç etmek zorunda kalan Filistinlilerin büyük çoğunluğu, Gazze’nin ikinci en büyük kenti Han Yunus’a sığındı ancak zorunlu göç burada da Filistinlilerin peşini bırakmadı.

İsrail ordusu, 1 Aralık’ta kuzeyden göçen Filistinlilerin de sığındığı Han Yunus’a kara saldırısı başlattı.

Kuzeyde olduğu gibi Han Yunus’u da çatışma bölgesi ilan eden İsrail ordusu, buradaki Filistinlilerden bölgeden ayrılmalarını istedi.

Bunun ardından Filistinliler, yanlarına alabildikleri birkaç eşya ile yeniden yollara düştü.

İsrail, Biden’ın “kırmızı çizgi” dediği Refah’a saldırdı

Kuzeyde ve Han Yunus’ta yoğunlaşan saldırılar sebebiyle yerinden edilen Filistinliler, Mısır sınırında yapılaşmanın az olduğu Refah’a göç etti.

Refah’ta yeteri kadar yapı olmadığı için on binlerce Filistinli, derme çatma çadırlarda hayat mücadelesi verdi.

İsrail’in saldırılarından önce yaklaşık 280 bin nüfusa sahip Refah’ın nüfusu, yerinden edilen Filistinlilerin bölgeye sığınmasıyla 4 kattan fazla artarak 1,4 milyonu aştı.

ABD Başkanı Joe Biden, yerinden edilmiş Filistinlilerin sığındığı Refah’ın “kırmızı çizgi” olduğunu iddia ederek buraya İsrail’in kara saldırısı başlatmasına karşı olduğunu defalarca dile getirdi.

Ancak İsrail, 6 Mayıs’ta Biden’ın “kırmızı çizgi” olduğunu öne sürdüğü Refah’a kara saldırısı başlattı. Refah'ın yerle bir edilmesine rağmen ABD yönetimi, İsrail'in Refah'ta "Biden'ın kırmızı çizgisini aşmadığını" savunarak saldırılara göz yumdu.

Bu saldırılar nedeniyle yerinden edilen yaklaşık 1,4 milyon Filistinli, çaresiz şekilde Refah’tan da göçmek zorunda kaldı.

İsrail, 2,3 milyon Filistinliyi daracık kara parçasına hapsetmeye çalışıyor

Gazze’nin büyük bölümünü “çatışma alanı” ilan eden İsrail ordusu, Filistinlileri “güvenli olduğunu” öne sürdüğü El-Mevasi bölgesine göçe zorluyor.

Milyonlarca insanı nefes aldırmadan küçük bir toprak parçası içinde sürmeye devam eden İsrail, nüfusun 12 kilometrekareye toplanması için tehditlerini yineledi.

Deyr Belah, Han Yunus ve Refah bölgeleri arasında yer alan Akdeniz kıyısındaki El-Mevasi, altyapının bulunmadığı, yapılaşmanın oldukça az olduğu bir bölge.

İsrail'in saldırılarından kaçan Filistinliler, çaresizlik içinde buradaki derme çatma çadırlarda hayata tutunmaya çalışıyor.

Filistin Kızılayı, Refah’a başlatılan kara saldırısından sonra bölgeye gelen göç nedeniyle El-Mevasi’de tek çadırlık bir yerin bile kalmadığını belirtiyor.

BM’ye göre, şu anda Gazze Şeridi'nin sadece yüzde 14'lük kısmı, İsrail'in boşaltılmasını istediği bölgelerin dışında kalıyor.

Bu da yaklaşık 2,3 milyon Filistinlinin yaşadığı Gazze'de halkın büyük çoğunluğunun daracık bir alana sıkıştırılması anlamına geliyor.

Artan sıcaklık ve su sıkıntısı başta olmak üzere zorlu şartlar yüzünden birçok Filistinli, El-Mevasi’ye gitmek yerine evlerinin enkazında yaşamaya başladı.

Filistinliler, Akdeniz ile El-Mevasi arasında sıkışmış durumda

İsrail ordusu, son haftalarda “güvenli bölge” olduğunu iddia ettiği El-Mevasi’nin bazı yerlerinin boşaltılmasını istiyor.

El-Mevasi’ye sığınan Gazzeliler, Akdeniz kıyısındaki daracık bir alana sıkışmış durumda.

İsrail, El-Mevasi ile Akdeniz arasında sıkışan Filistinlilerin yerle bir olmuş da olsa geldikleri bölgelere dönmelerine izin vermiyor.

Gidecek yerleri kalmayan Filistinliler, sığındıkları El-Mevasi’de yaşam savaşı veriyor.

İsrail ordusunun, ilerleyen dönemlerde El-Mevasi’ye de kara saldırısı başlatmasından endişe ediliyor.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.