İsrail Kimyasallarla Zehirlediği Gazze'deki Tarım Arazilerini Askeri Üsse Dönüştürüyor

Filistin Sivil Çevre Örgütleri Ağı Koordinatörü Abeer Butmeh, İsrail'in tahrip ederek askeri üsse dönüştürdüğü Gazze'deki tarım arazilerinin geri döndürülemez şekilde yok edildiğini söyledi.

Londra Üniversitesi bünyesinde kurulan araştırma grubu Forensic Architecture tarafından geçen ay yayımlanan bir çalışmada, Filistin'de İsrail güçleri tarafından sistematik şekilde hedef alınan tarım arazileri, meyve bahçeleri ve seralardaki yıkım incelendi.

İsrail'in 7 Ekim 2023'te başlattığı saldırıların, Filistinlilerin gıda güvenliği ve yaşam kaynakları üzerindeki etkisini ortaya çıkarmak amacıyla yerel çiftçi birlikleri ve tarım işçileriyle çalışmalar gerçekleştiren araştırma ekibi, yıkımın boyutunu ölçmek için uzaktan algılama yöntemi kullandı ve bölgenin bitki örtüsü endeksinin işgal öncesi ve işgal sonrası durumunu karşılaştırdı.

Yapılan karşılaştırmada Gazze'de daha önce gıda üretimi için kullanılan 170 kilometrekarelik tarım arazisinin yaklaşık yüzde 40'ının tahrip edildiği sonucuna varıldı.

Çalışmada yer verilen ve İsrail tarafından başlatılan kara harekatının ilk haftalarına ait uydu görüntüleri, saldırıların Gazze'deki çiftlik ve meyve bahçelerinin yaklaşık yarısına yayıldığını, seraların ise neredeyse 3'te1'inin yok edildiğini gösteriyor.

En yoğun tahribatın Gazze'nin kuzeyinde yaşandığı ve buradaki seraların yüzde 90'ının İsrail'in kara saldırısının ilk aşamalarında yok edildiği bilgisine ulaşılırken çiftlikler ve seralar dahil olmak üzere Ekim 2023'ten bu yana yok edilen ve çoğu zaman İsrail askeri üssüne dönüştürülen 2 binden fazla tarım alanı belirlendi.

Çalışmada Doğu Cebaliye'de zeytin, nar ve narenciye üretimi yapan bir aileye ait tarım arazilerinin yok edilmesini kanıtlayan uydu görüntülerine de yer verildi. Ocak 2024'e ait uydu verileri incelendiğinde Abu Suffiyeh ailesinin topraklarının İsrail'in kara saldırısı sırasında yeni askeri üsler oluşturmak amacıyla yok edildiği tespit edildi.

Yüzbinlerce Filistinlinin yerinden edildiği Han Yunus kenti çevresinde de Ocak 2024'ten bu yana seraların yüzde 40'ı yıkıldı.

"Kimyasalların zarar verdiği topraklar geri döndürülemez şekilde yok edildi"

İsrail'in Gazze'de yol açtığı ekokırıma ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Butmeh, İsrail'in özellikle Gazze Şeridi'nin kuzey ve doğu kısımlarında yer alan tarım alanlarına zarar verdiğini belirtti.

Butmeh, saldırılar sonucu ortaya çıkan tabloyu şu sözlerle aktardı:

"Zarar derken sadece tarım alanlarını hedef alan zehirli bombaların kullanılmasını kastetmiyorum. İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırıları sonucu ne yazık ki artık kuzey kesimde tarım alanı ya da ağaç yok. Tarım alanlarının hedef alınması sonucu binlerce ton kimyasalın zarar verdiği toprakların bir kısmı geri döndürülemez şekilde yok edildi."

1995'te imzalanan "İkinci Oslo Anlaşması" çerçevesinde işgal altındaki Batı Şeria'nın A, B ve C bölgelerine ayrılmasıyla İsrail'in özellikle Batı Şeria'nın yaklaşık yüzde 64'ünü oluşturan C Bölgesinde toprağı bulunan Filistinlilere engeller oluşturduğunu ifade eden Butmeh, Filistinlilerin sadece İsrail ordusunun değil, tarım arazilerine saldırılar düzenleyen yerleşimcilerin baskısına da maruz kaldığını kaydetti.

Hem İsrail ordusu hem de yerleşimcilerin tarım arazilerine saldırıları nedeniyle mahsulünü hasat etmek için topraklarına ulaşamayan birçok Filistinli çiftçi bulunduğunu vurgulayan Butmeh, şöyle devam etti:

"Gazze'deki savaşın tüm yaşam unsurlarına zarar verdiğini düşünüyorum. Örneğin fazla miktarda atık su, tarım alanlarına ve evsel alanlara taşıyor. Suların içinde bulunan kimyasallar tarımsal üretimi, sebze ve meyveleri etkilediğinden bu durum aslında direkt olarak insanları etkilemiş oluyor. Saldırılar, enerji yapıları, su şebekeleri ve atık su şebekeleri başta olmak üzere çevresel yapılara tamamen zarar verdi. Özellikle korumasız alan olan Gazze Vadisi'ne çok sayıda bomba atıldı ki bu durum o bölgedeki biyoçeşitliliği ve türleri etkileyecektir."

"Tarım alanları yok edilen Filistinliler bahçelerinde üretim yapıyor"

Filistinli çiftçilerin topraklarını eski haline getirmek için mümkün olduğunca çaba sarf edeceğine fakat toprakların iyileştirilmesi için öncelikle saldırı izlerini taşıyan ağır metallerden arındırılması gerektiğine işaret eden Butmeh, bu sürecin ancak atık su arıtma ve tuzdan arındırma tesisi gibi büyük bir çalışma ve özveri isteyen projelerle tamamlanabileceğini dile getirdi.

Tarım alanlarında meydana gelen hasarın onarılması için 10 yıldan daha fazla bir zamana ihtiyaç duyulduğunu belirten Butmeh, Filistinli çiftçilerin artık tohumlarını evlerinin bahçelerine dikmeye başladığını bildirdi.

Butmeh, "İsrail, ekonomiyi yok etmek için kalkınma projelerini, ana tesisleri ve Gazze'deki geçim kaynaklarını hedef alıyor. Gazze'ye yönelik önceki saldırılarda atık su tesislerini hedef aldılar. Yüzbinlerce insanı etkileyen kritik noktaları, hedef alabildikleri kadar aldılar. İsrail'in stratejisi, bu toprakları özellikle kuzey ve doğudaki tarım alanlarını yok etmek ve insanları toprakları terk etmeye zorlamak." dedi.

Filistin topraklarının hem yeni dikilecek ağaçların hem de topraktaki ağır metalleri emebilen bitkilerin yardımıyla rehabilite edilebileceğini anlatan Butmeh, ağır metal içeren suların denizlere ulaşmasının hem deniz yaşamı hem de deniz suyunu arıtarak içme suyu haline getiren Gazzeliler için büyük bir risk ortaya çıkarabileceği uyarısında bulundu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.