İsrail Ordusunun Harabeye Çevirdiği Şifa Hastanesinde Toplu Mezar Bulundu

İsrail ordusunun baskın düzenleyerek 2 hafta boyunca yüzlerce Filistinliyi öldürdüğü ve harabeye çevirdiği Gazze kentindeki Şifa Hastanesi avlusunda toplu mezar bulundu.

Gazze'deki hükümetin Medya Ofisinin yayımladığı videoda, İsrail askerlerinin baskın yaptığı Şifa Hastanesinde yapılan çalışmalara yer verildi.

Videoda konuşan Sağlık Bakanlığı Acil Durum Komitesi Üyesi Mutasım Salah, "Şifa Hastanesinde ilk toplu mezar, hastanenin ön bahçesinde gömülü 10 cenazenin bulunmasının ardından ortaya çıktı. Bulunan cenazelerin bir kısmı çürümüş durumda, bir kısmı da vücut parçalarından ibaret ve bazı cesetler kadınlara ait." ifadesini kullandı.

Toplu mezardan çıkarılan cenazelerle ilgili çalışmaların; Sağlık, Adalet, İçişleri bakanlıklarından yetkililerin bulunduğu ortak bir komite tarafından yürütüldüğünü aktaran Salah, kimlik tespiti ve hukuki işlemlerin tamamlanmasının cenazelerin defnedileceğini kaydetti.

Hastane avlusunun çeşitli yerlerinde cenazeler bulundu

AA muhabirine konuşan sağlık kaynakları da hastane bahçesinde bulunan 10 cenazenin, İsrail askerleri tarafından daha önce öldürülüp, hastanenin ön bahçesine düzensiz bir şekilde gömüldüğünü belirtti.

Hastanenin avlusunun çeşitli yerlerinde onlarca çürümüş, yanmış, kesilmiş, toplu veya tek başına gömülmüş cesede rastlandığını bildiren sağlık kaynakları, hastanenin avlusunda ve çevresinde arama çalışmalarını sürdürdüğünü, gömülü cenazelerin sayısının kesin olarak belirlenmesinin henüz mümkün olmadığını anlattı.

Hamas: "İsrail, utanç verici uluslararası sessizlikten faydalanıyor"

Hamas'tan yapılan açıklamada, Şifa Hastanesinde bulunan toplu mezara ilişkin, İsrail'in "utanç verici uluslararası sessizlikten faydalanarak sürdürdüğü iğrenç uygulamalarının sınırı olmadığı" kaydedildi.

Başta yıkım ve öldürülen Filistinliler olmak üzere Şifa Hastanesi ve çevresinde ortaya çıkarılan durumun, uluslararası kurumlara göre savaş suçu teşkil ettiği vurgulandı.

Açıklamada, "Uluslararası kurumlardan, bu sapkın oluşumun (İsrail) liderlerinden derhal hesap sorarak rollerini işlevsel hale getirmeleri beklenmektedir." ifadesi kullanıldı.

Sivil Savunma Birimi Sözcüsü Mahmud Basal, 9 Nisan'da, İsrail ordusunun çekilmesinin ardından güneydeki Han Yunus kenti ile Gazze’deki Şifa Hastanesi ve çevresinden 409 cenazenin çıkarıldığını, arama çalışmaların sürdürüldüğünü duyurmuştu.

Şifa Hastanesinde İsrail baskınından geriye yıkım ve katliam kaldı

İsrail ordusu, Gazze kentinin batısında bulunan, 7 binden fazla hasta ve yerinden edilmiş Filistinlinin sığındığı Şifa Hastanesine 18 Mart'ın ilk saatlerinde baskın düzenlemiş ve Filistinlilerin sığındığı yerleşkeyi kuşatmıştı.

Gazze'deki hükümet, İsrail güçlerinin Şifa Hastanesi ve çevresinde 400'den fazla Filistinliyi öldürdüğünü, 900'den fazlasını alıkoyduğunu ve 1050 evi yıktığını duyurmuştu.

İsrail ordusu ise 2 hafta süren baskında 200 kişinin öldüğünü, 500'den fazla kişinin alıkonulduğunu açıklamıştı.

Görgü tanıkları ise İsrail güçlerinin çekilmeden önce Şifa Hastanesinin tüm binalarını yaktığını ve tamamen hizmet dışı bıraktığını, hastanenin cerrahi binasının katlarını ve odalarını tamamen yıktığını, geri kalanını ateşe verdiğini, ana resepsiyon ve acil durum binasını da yakarak içindeki tüm tıbbi malzemeleri imha ettiğini belirtmişti.

İsrail ordusu, 15 Kasım 2023'te de Şifa Hastanesine tüneller ve cephanelikler bulunduğu iddiasıyla baskın düzenlemiş, hastaneyi hizmet dışı bırakıp ciddi zarar verdikten sonra iddialarını destekleyecek kanıtlar sunamamıştı.

İsrail ordusunun 7 Ekim 2023'ten bu yana sivil yerleşim yerleri, hastane, okul ve yerinden edilmiş Filistinlilerin sığındığı barınakları da hedef alan saldırılarını sürdürmesinin yanı sıra insani yardımların girişini de engelleyerek halkı açlığa mahkum ettiği 2,3 milyon nüfuslu Gazze Şeridi'nde büyük bir insani felaket yaşanıyor.

İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda en az 14 bin 500’ü çocuk, 9 bin 560'ı kadın olmak üzere 33 bin 797 Filistinli öldürüldü, 76 bin 464 kişi yaralandı.

Enkaz altında halen binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.