İsrail Polisi Mescid-İ Aksa'da Bulunan Kıble Mescidi'ne Girdi

İsrail polisinin Mescid-i Aksa'da yer alan Kıble Mescidi'nin içine girdiği bildirildi. En az 90 Filistinli yaralandı

Sabah namazından sonra işgal altındaki Doğu Kudüs’te bulunan Mescid-i Aksa’nın avlusunda toplanan gençlerin taş atması üzerine çıkan olaylar devam ediyor.

Aksa'nın avlusuna baskın düzenleyen İsrail polisi, kauçuk kaplı mermi ve ses bombası kullanarak gençlere müdahale ederken, Harem-i Şerif‘te bulunan tüm cemaati de zor kullanarak dışarı çıkarmıştı.

Daha sonra geri çekilen ve cemaatin içeri girmesine izin veren İsrail polisi, gençlerin yeniden taş atmaya başlaması üzerine tekrar avluya girdi.

Cemaati darbederek dışarı çıkardıktan sonra gençlerin bulunduğu Kıble Mescidi'ne yönelen İsrail polisi zor kullanarak mescidin içine girdi.

Kudüs İslami Vakıflar İdaresi Sözcüsü Firas Dibs, İsrail polisinin Aksa içindeki Kıble Mescidi'ne girdiğini ve buradaki Filistinlileri yere yatırarak tevkif ettiğini gösteren bir video paylaştı.

En az 90 Filistinli yaralandı

Filistin Kızılayından yapılan yazılı açıklamaya göre, İsrail güçlerinin kullandığı kauçuk kaplı mermi, ses bombası ve uyguladıkları darp nedeniyle şu ana kadar en az 90 Filistinli yaralandı. Yaralıların bölgedeki hastanelere sevk edildiği aktarıldı.

İsrail polisinden yapılan açıklamada da 3 polisin hafif şekilde yaralandığı bildirildi.

Sosyal medyada birkaç gündür paylaşılan görüntülerde fanatik Yahudiler, bugün başlayan Hamursuz Bayramı’nda kurbanlarını Aksa'da keseceklerini söylemişti.

İsrail'de Cumhurbaşkanı, Başbakan ve üst güvenlik yetkilileri, fanatik Yahudilerin bu adımına izin verilmeyeceğini, Aksa'daki statükonun korunmaya devam edeceğini açıklamıştı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.