İsrail, Ramallah'ta "Ayrım Duvarı" İnşası İçin Filistinlilere Ait Topraklarda Hafriyat Çalışmalarına Başladı

Filistinlilerin topraklarına el konularak inşa edilmesi planlanan duvar, bölgedeki vatandaşların hareket alanını kısıtlayacak ve onları, evlerine ulaşmaları için alternatif uzun yollar kullanmaya zorlayacak.

İsrail'e ait iş makinaları, işgal altındaki Batı Şeria'nın Ramallah kentinde "ayrım duvarı" inşası için Filistinlilere ait topraklarda hafriyat çalışmalarına başladı.

Görgü tanıklarından alınan bilgiye göre, Batı Şeria'nın orta kesiminde yer alan Ramallah kentinin Sincil kasabasına ait araziler, İsrail'e ait buldozerle tahrip edildi.

İsrail'in, kasabanın etrafını çevreleyerek, Filistinlilerin topraklarını gasbeden İsraillilerin yerleştiği caddeden ayıran bir ayrım duvarı inşa etmeye hazırlandığını ifade eden tanıklar, bu nedenle Filistinlilere ait arazileri tahrip ettiğini aktardı.

Tanıklara göre İsrail makamları, daha önce Sincil Belediyesine kasabada ayrım duvarı inşası için 15 dönümlük araziye el konulması yönünde askeri talimat gönderdi.

Filistinlilerin topraklarına el konularak inşa edilmesi planlanan duvar, bölgedeki vatandaşların hareket alanını kısıtlayacak ve onları, evlerine ulaşmaları için alternatif uzun yollar kullanmaya zorlayacak.

Filistin Kurtuluş Örgütüne (FKÖ) bağlı Ayrım Duvarı ve Yahudi Yerleşim Birimleriyle Mücadele Konseyi Başkanı Müeyyed Şaban, 30 Mart'ta yaptığı açıklamada, İsrail’in Gazze’ye saldırılarının başladığı 7 Ekim'ten itibaren 27 bin dönüm Filistin toprağını gasbettiğini açıklamıştı.

Filistin Merkezi İstatistik Kurumunun hazırladığı rapora göre, İsrail'in 2023 yılında işgal altındaki Batı Şeria'da el koyduğu Filistin toprakları da bir önceki yıla göre iki kat arttı.

Buna göre, Batı Şeria'da 2022 yılında 26 bin dönüm, 2023 yılında ise 50 bin 526 dönüm alana İsrail tarafından el konuldu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.