İsrail'e Kendi İçiden Suçlama Geldi!

İşgal altındaki Filistin topraklarında yaşananları gözlemleyen İsrailli insan hakları örgütlerine yönelik sağcı aktivist ve politikacıların baskıları artıyor.

"Sessizliği Bozma" (Breaking The Silence) ve İşgal Altındaki Topraklardaki İsrail İnsan Hakları Enformasyon Merkezi (B'Tselem) gibi İsrailli insan hakları örgütlerini "vatan hainliği" ile suçlayan radikal Siyonist politikacı ve aktivistler, bu örgütlerin faailetlerinin tamamen yasaklanmasını veya kısıtlanmasını talep ediyor. "Yurt dışından finanse edildikleri ve başka ülkeler adına ajanlık yaptıkları" da İsrailli insan hakları örgütlerine yöneltilen suçlamalar arasında.

İSRAİL HÜKÜMETİ BİZİ SUSTURMAK İSTİYOR

AA muhabirine konuşan B'Tselem Sözcüsü Sarit Michaeli, İsrail hükümetinin kendilerini susturmak istediğini söyledi.

"İşgale karşı çıkan İsrailli insan hakları örgütlerinin susturulmasına yönelik bir karalama kampanyası başlatıldığını" belirten Michaeli, "Fiziksel bir kısıtlama yok ancak İsrail kamuoyunun zihninde bize karşı bir karalama kampanyası yürütülüyor. Bu kampanya İsrailli politikacılar ve radikal gruplar tarafından yapılıyor. Bu radikal gruplarında İsrail hükümetinin kuklası olduğu herkes tarafından biliniyor" ifadelerini kullandı.

Kendilerine yönelik başlatılan karalama kampanyasının arkasında İsrail hükümetinin bulunduğunu vurgulayan Michaeli, şunları kaydetti:

"Bizler kendi hükümetimizin işgal politikalarını eleştiriyoruz. İsrail hükümeti ise insan hakları örgütlerine karşı karalama politikası başlatmış durumda. İsrail'de siyasi bir şiddet var ve bu çok tehlikeli. Hükümet işgal hakkındaki tüm eleştirileri susturmak istiyor. İşgale karşı seslerini yükselten insan hakları örgütlerinin susturlmak istenmesi de bunun için."

HER İKİ TOPLUMUN YARARI İÇİN ÇALIŞIYORUZ

Kendilerine yönelik tehditlerin endişe verici boyutlarda olduğunu belirten Michaeli, "Yaptığımız doğru şey olduğunu biliyoruz ancak bize yönelik yoğun bir kışkırtma var. Bizler kendi toplumumuzun yararına faaliyet gösterdiğimize inanıyoruz. İşgal ise her iki topluma (İsrailli ve Filistinli) birden zarar veriyor. Yaklaşık 50 yılldır işgal sürüyor ve bizler bunun bir 50 yıl daha sürmesini önlemek istiyoruz" ifadelerini kullandı.

İSRAİLLE İLGİLİ YAYINLAR İSRAİL'İN ONAYINDAN GEÇMEK ZORUNDA

Geçmişte işgal altındaki Filistin topraklarında görev yapan İsrailli askerlerin kurduğu "Sessizliği Bozma" örgütü, İsrail ordusunun Filistin topraklarında yaptığı faaliyetlerle ilgili yaşanmış olayları yazılı ve görsel olarak kamuoyuna duyurmayı hedefliyor. Bununla birlikte örgütün tüm yayınları, yayınlanmadan önce İsrail Ordusu Sansür Birimi'nin onayından geçmek zorunda.

"Sessizliği Bozma" Genel Sekreteri Yuli Novak, katıldığı bir televizyon programında, "İşgal altındaki Filistin topraklarında görev yapan İsrail askerleri ile röportajlar yaparak onların şahitliklerini kamuoyuna duyurmaya çalışıyoruz. Askeri kanunlarla yönettiğimiz ve milyonlarca insanın yaşadığı topraklarda olup bitenlerin ahlaki bedelinin bilinmesini istiyoruz" dedi.

BÜTÜN İSRAİL'DE TEK BİR GÖRÜŞ MÜ VAR?

"Burada yaşananları neden Avrupa kamuoyuna taşıyarak İsrail'i gayrimeşru ilan etmeye çalışıyorsunuz?" şeklindeki bir soru üzerine Novak, şunları kaydetti:

"Uluslararası kamuoyunda İsrail'den genelde sadece bir görüş temsil ediliyor. Bu görüş İsrail hükümetinin politikalarını gözü kapalı tasdik eden ve duyulması için bizim vergilerimizden milyarlar harcanan bir görüş. Bu insanlar İsrail işgalini, illegal Yahudi yerleşim birimlerinin arttırılmasını ve her iki yılda bir Gazze'ye saldırılmasını destekliyor. İşgal altındaki Filistin topraklarında görev yapan bizim arkadaşlarımız uluslararası platformlara davet edildiklerinde bundan farklı olarak şu mesajı veriyor: 'Bu ülkeyi seven ve burada askerlik yapan İsrailliler olarak bizlerin yaşananlara yönelik eleştirileri var.' Bizim yaptığımız sadece bu. Yurt dışında İsraillilere ait tek bir görüşün temsil edilmesini doğru bulmuyoruz. Diğer sesler de duyulmalı."

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.