İsrail'in Gazze'deki Saldırılarında Ölen Filistinlilerin Sayısı 47 Bin 161'e Yükseldi

İsrail'in 15 ayı aşkın süredir saldırılarına maruz kalan Gazze Şeridi'nde son 24 saatte 53'ü enkaz altından çıkarılan 54 Filistinlinin cansız bedenleri hastaneye nakledildi.

İsrail'in Gazze Şeridi'ne 7 Ekim 2023'ten bu yana düzenlediği saldırılarda yaşamını yitiren Filistinlilerin sayısı 47 bin 161'e, yaralıların sayısı ise 111 bin 166'ya çıktı.

Sivil savunma ekiplerinin enkaz altında kalanlara ulaşmak amacıyla arama kurtarma çalışmalarını sürdürdüğü; hala enkaz altında ve yol kenarlarında cansız bedenler olduğu ifade edildi.

Bakanlık tarafından dün yapılan açıklamada, son 24 saatte hastanelere 72 kişinin cansız bedenin ulaştığı, bunlardan 68'inin enkaz altından çıkarılanlar olduğu ifade edilmişti.

İsrail Ordusu "Ateşkese Rağmen" Gazze'nin Güneyinde 1 Filistinliyi Öldürdü, 4 Kişiyi Yaraladı

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentinde İsrail ordusunun "ateşkese rağmen" açtığı ateş sonucu bir Filistinlinin hayatını kaybettiği, 4 kişinin yaralandığı bildirildi.

Bölgedeki bir sağlık görevlisinin yaptığı açıklamaya göre, Refah şehrinin doğusunda İsrail ordusunun ateş açması sonucu Ekrem Atıf Zenun isimli Filistinli yaşamını yitirdi, 4 kişi de yaralandı.

⁠İsrail ile Hamas Arasındaki Ateşkes ve Esir Takası Anlaşması

Arabulucu ülkelerden Katar, 15 Ocak'ta İsrail ile Hamas arasında Gazze'de ateşkes ve esir takası konusunda anlaşmaya varıldığını duyurdu.

Anlaşma, 19 Ocak Pazar günü TSİ 12.15'te yürürlüğe girdi. Üç aşamadan oluşacak ateşkes anlaşmasının ilk 42 gününde, İsrailli 33 esir ve 1900'ün üzerinde Filistinli esir serbest bırakılacak.

Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, anlaşmanın birinci aşaması kapsamında 19 Ocak'ta 3 İsrailli kadını serbest bırakmıştı.

İsrail hapishanelerinde tutulan 90 Filistinli de işgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Ofer Askeri Cezaevi'nden serbest bırakılmıştı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.