İstanbul'da Çiftçilik Yapan 19 Yaşındaki İkiz Kardeşler 5 Bin Dönümlük Tarlayı Ekiyor

İstanbul’da şehirle kırsalın buluştuğu önemli bir bölge olan Silivri’de çiftçilik yapan 19 yaşındaki ikiz kardeşler, kiraladıkları arazilerle birlikte 5 bin dönüm tarlayı ekip biçiyor.

Türkiye’nin en büyük tüketim merkezlerinden biri olan İstanbul, aynı zamanda Silivri, Çatalca ve Arnavutköy gibi ilçeleriyle de tarım ve hayvancılıkta öne çıkıyor.

Yazın kavurucu sıcaklarında ekinleri hasat eden çiftçiler, sonbaharın rüzgarlı ve soğuk günlerinde buğday, arpa ve kanola tohumlarını kentin verimli topraklarıyla yeniden buluşturuyor.

Sabahın erken saatlerinden hava kararana kadar çalışan çiftçiler, kışın toprakta beslenen, baharda çiçek açan ve yazın biçilen ekinleri için sürekli bir koşuşturma halinde yaşıyor.

Mega kentin tarım arazisi en geniş ilçelerinden Silivri'de çiftçilik yapan 19 yaşındaki Toprak ve Başar Esen kardeşler, AA ekibine hem mücadelelerini hem de tarıma olan ilgilerini anlattı.

İkiz kardeşlerden Toprak Esen, geçen yıl babalarını kalp krizi nedeniyle kaybetmelerinin ardından arazilerinde tarım yapmaya karar verdiklerini söyledi.

Kiraladıkları arazilerle 5 bin dönümü ekip biçtiklerini belirten Esen, "4-5 yıl önce ikiz kardeşim Başar ile işe girip çalışma konusunda konuşuyorduk. Bu arada babam yanımıza gelerek 'Gelin kendi işinizi yapın' önerisinde bulundu." dedi.

Çiftçiliğin inceliklerini babasından öğrendiklerini dile getiren Esen, "Babam traktör ile takımların kullanımını, tamiri ve ayarları ile işin pratiği ve tekniğini öğretti." ifadelerini kullandı.

Tarlaya geçen yıl ekilen ürünlerin hasadından sonra toprağın dağılması için çalıştıklarını ifade den Esen, "Yer temizlendi, ekimi yaptık, şimdi yerin üstüne merdane çekiyorum. Ekinleri temmuz ayına doğru toplayacağız ama bu zamana kadar ilacı ve gübresi atılacak." diye konuştu.

Genç çiftçi, yaptıkları işin ağır olduğunu anlatarak, "Bu işler bahçe işlerinden çok ayrı. Özellikle gençler arasında çiftçilik gitgide daha az tercih edilen bir meslek haline geldi. Önceden hepimizin dedeleri çiftçiydi ama sonra kiminin dedesi, babası 'Çocuğuma bu işi yaptırmam.' diye düşündü. Kimi de kendi yapmak istemedi." yorumunda bulundu.

Esen, adının 'Toprak' olmasını manidar bulduğunu dile getirerek, "Daha küçüklükten kaderim belli olmuş. Subaylık hayalim vardı, babam vefat edince rafa kaldırdım. Şimdi ise hayallerim çiftçilik üzerine." dedi.

"Ziraat okumayı ve ömrümü bu mesleğe vermeyi düşünüyorum"

Başar Esen de liseyi bitirdikten sonra çiftçilikle uğraşmaya başladığını belirterek, "Seneye üniversiteye hazırlanıp ziraat okumayı ve ömrümü bu mesleğe vermeyi düşünüyorum. Herkes kendi bildiği işi yapmalı. Küçüklüğümüzden beri ziraat yapıyoruz, burada işin işçiliğini öğrendik, okulunu okuyunca bitki koruma kısmını en ince detayına kadar öğreneceğim. Bu işi en usta şekilde yapabiliyorum diyebileceğim." ifadelerini kullandı.

Esen, arazileri ekerken kardeşiyle iş bölümü yaptıklarını anlatarak, "Silivri'de en çok buğday ve arpa ekilir. Son zamanlarda buğday daha çok kazandırdığı için arpadan çok buğday ekiliyor. Ekmenin de toplamanın da zorluğu var ama babam rahmetli olduktan sonra gördük ki hesap kitap yapmak işçilikten daha zormuş. Bu çuvalları kaldırıp indirmek daha kolaymış." diye konuştu.

Toprakla uğraşmayı sevdiğini dile getiren Esen, şöyle devam etti:

"Kapalı alanda uzun süre kalabilen biri değilim. Hem babamın emanetine sahip çıkmak hem de yapmayı sevdiğimiz için çiftçiliği sürdürüyoruz. Bu ülke her zaman tarımla kalkınacak. Şimdi topraksız tarım çıktı, teknoloji ilerledi. Herkesin yetiştiriciliğe merakı olmalı."

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.