İstikamet Üzere Olun!
İnsanoğlu hayat yolunda kendine talim edilen kuralları uygularken içten ve dıştan birtakım baskılarla karşılaşır.
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“…İpliği güzel bir şekilde eğirdikten sonra bozan kadın gibi olmayın!” (Nahl, 92)
Resûlullah buyurdular:
“Her ne kadar tam olarak yerine getiremeseniz bile istikamet üzere olun.” (İbni Mâce, Tahâret 4; Dârimî, Vudû 2; Muvatta’, Tahâret 36)
‘DÖRT HALİFE’NİN KURALLARI
Hz. Ebubekir istikameti Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamak; Hz. Ömer, emir ve yasaklar üzere dosdoğru hareket etmek; tilki gibi sağa sola yalpa yapmamak; Hz. Osman ameli Allah için riyadan uzak yapmak; Hz. Ali, doğru ve düzgün olmak, amel, söz ve özünde hata etmemek, diye tarif eder. Buna güç yetirmek kolay iş değildir.
İnsanoğlu hayat yolunda kendine talim edilen kuralları uygularken içten ve dıştan birtakım baskılarla karşılaşır. İçten gelen baskıların başında nefs vardır. Nefs daima “ben” merkezli düşünmeyi ve her meselede “ben”i öne çıkarmayı telkin eder. Dolayısıyla insan çıkar ilişkileriyle nefsani isteklerinde bu baskıyı fazlaca hisseder. Nefsanî isteklerin başında şehvet, hubb-i riyaset ve şöhret gibi zaaflar gelmektedir. Bastırılmış halde bulunan ve kontrol altında tutulan bu nefsani duygular, insanın mal ve makamla sınandığı zamanlarda; ya da bir başka ifade ile zengin olduğu veya kendisine idari bir takım tasarruflar sağlayan mansıb verildiğinde kuvvetle ortaya çıkmaktadır.
Kaynak: Prof. Dr. Hasan Kâmil Yılmaz, Altınoluk Dergisi Şubat-2010, Erkam Yayınları