İyilik Edenlere Allâh’ın Rahmeti Çok Yakındır

İnfak

İlâhî ahlâk ile ahlâklanmak isteyen bir mü’min, elindeki nîmetlerden muhtaçları da faydalandırmalıdır. Elinden, dilinden, hâlinden, kālinden, velhâsıl maddî-mânevî bütün imkânlarından ikram hâlinde olarak, Hakk’ın rızâsını aramalıdır.

“el-Kerîm” ism-i ilâhîsinden hisse almış olan mü’minler, gece-gündüz demeden, gizli ve âşikâr bir şekilde infakta bulunarak gönüllerini âdeta bir sebîl ederler. Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh-’ın gece vakti sırtında un çuvalıyla fakir mahalleleri dolaşması, Zeynelâbidîn Hazretleri’nin gece karanlığında fukarâya erzak taşımaktan sırtının yara bere içinde kalmış olması, Hak dostlarının kerem ufkundan sadece iki misaldir.

Cenâb-ı Hak âyet-i kerîmede; “…Allâh’ın sana ihsân ettiği gibi sen de (insanlara) ihsân et…” (el-Kasas, 77) buyurarak, kendi cömertliğinin bir benzerini kullarında da görmeyi arzuladığını beyân etmektedir. Bunun için ilâhî ahlâkı yaşamak isteyen bir mü’min, elindeki nîmetlerden muhtaçları da faydalandırmalıdır. Elinden, dilinden, hâlinden, kālinden, velhâsıl maddî-mânevî bütün imkânlarından ikram hâlinde olarak Hakk’ın rızâsını aramalıdır. Nitekim böyle bir arayış içerisinde olanlara Rabbimiz şu müjdeyi vermektedir:

“…Şüphesiz ki iyilik edenlere Allâh’ın rahmeti çok yakındır.” (el-A‘râf, 56)

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Örnek Ahlakından 2, Erkam Yayınları