İyilik ile ilgili Hikaye
Kendilerine yapılan iyiliğe karşı ihanet etti, canından oldu ve husumet hohumları attı.
İki kardeş yolculuk esnasında düz bir kayanın altındaki ağacın gölgesine konmuşlar. Tekrar yola çıkacakları sırada bu düz kayanın altından ağzında bir dinar/altın olan bir yılan çıkıp bu dinarı onlara atmış. Bunun üzerine bu yılanın bu dinarı bir hazineden alıp getirmiş olduğunu söylediler. Burada üç gün kaldılar ve her gün bu yılan onlara birer dinar getirip attı.
Kardeşlerden biri:
“Bu yılanı ne zamana kadar böyle bekleyeceğiz, bunu öldürüp, hazineyi kazarak çıkarsak olmaz mı?” dedi. Diğer kardeşi engel olmak istedi ve,
“Sakın yapma ne bilirsin, bunu yaptığın takdirde mahvolabilirsin, hazineyi de elde edemezsin” dedi. Ama o kardeşini dinlemedi, yanına bir kazma aldı ve yılanı beklemeye koyuldu. Yılan çıkınca bir kez vurabildi ve başından yaraladı ama öldüremedi. Yılan kıvranıp üzerine geldi, adamı öldürdü ve inine girdi. Kardeşi de onu toprağa gömdü. Ertesi güne kadar da orada bekledi.
Yılan, başı sarılı olarak çıktı ama beraberinde hiçbir şey yoktu. Yılana şöyle seslendi:
“Ey yılan, vallahi bu olanların olmasını hiç istemedim, kardeşimi engellemek istedim, olmadı, Ama seninle bir anlaşma yapabilir miyiz? Sen bana bir zarar verme, ben de sana hiçbir zarar vermeyeyim?”
Yılan hayır, dedi.
Neden?
“Çünkü sen kardeşinin buradaki kabrini görüp durdukça bana sonsuza kadar iyilik yapacağından emin olamam. Ben de bu baş yarası bulundukça da sana iyilik edeceğimden emin olamam da ondan” cevabını verdi. (İsmail Hakkı Bursevî, Rûhu’l-Beyân, 21.Cilt, Erkam Yay.)