Kâbe'de Vinç Kazası Meydana Geldi

Mescid-i Haram’da vincin devrildiği Safa ve Merve tepelerinin bulunduğu alanın yanındaki yaklaşık 500 metrekarelik bölüm ile 2. ve 3. katlar ibadete kapatıldı.

Mekke’de fırtına sonrası yıkılan vincin yol açtığı kazanın izleri sabahın ilk ışıklarıyla ortaya çıktı.

GÜVENLİK ÇEMBERİNE ALINDI

Devrilen vincin tavaf alanına düşen uzantısının zeminde oluşturduğu hasarın giderildiği görüldü. Bazı mermerlerin değiştiği gözlenen ve say alanının hemen yanındaki yaklaşık 500 metrekarelik bölge ise güvenlik çemberine alındı.

Kaza sonrası ibadete kapatılan 2. ve 3. kata sabah namazında da hacı adayları alınmadı.

Sabah namazını Mescid-i Haram’da kılan hacı adayları, günün ilk ışıklarıyla net bir şekilde gördükleri olay yerinde şaşkınlıklarını gizleyemedi.

On binlerce hacı adayının namazı birlikte kıldığı Mescid-i Haram ve çevresinde, çok sayıda kişi kazanın yaşandığı bölgede toplandı. Kaza alanını cep telefonlarıyla görüntüleyenler, olayın oluş şeklini de öğrenmeye çalıştı.

BÖLGEDEKİ EN BÜYÜK VİNÇ

Devrilen ve halen kaldırılmayan vinç, Mescid-i Haram ile Türk hacı adaylarının Kral Sarayı olarak adlandırdığı bina arasında bulunuyor. Söz konusu vinç, bölgedeki en büyük iş makinesi olarak da dikkati çekiyor.

Vincin devrilme nedeni ise henüz açıklanmadı. Yıldırım veya fırtına nedeniyle devrilmiş olabileceği iddia ediliyor.

Mescid-i Haram’daki tavaf alanının genişletme çalışmaları kapsamında 10’un üzerinde vincin kullanıldığı gözlendi.

TANIKLARIN ANLATTIKLARI

Kaza anında tavaf yapan Türk hacı adaylarından Kadir Derli, vincin büyük bir gürültüyle devrildiğini söyledi.

Vincin devrilmesi sonucu birçok kişinin kanlar içinde yere yığıldığını anlatan Derli, ‘’Güvenlik güçleri hemen ölenlerin üzerini kapattılar’’ dedi.

Halil Arkıtan da büyük bir kazanın meydana gelmesine rağmen arbedenin yaşanmadığına işaret etti.

Bu arada, hacı adaylarının cep telefonlarıyla çektikleri görüntüler, fırtınanın şiddetini gözler önüne seriyor.


181900ed12d129fb75bb703fe848823f.jpg.thumb_700

389f8763448ed83af82a1b0b8400bb19.jpg.thumb_700

80b79f6599cc4b1dee6967c7db1a60f5.jpg.thumb_700

ca7319840cb3ba6aeb9092a995afa960.jpg.thumb_700

d9e3f0d85553fa25d0d74b3b8f3a50fb.jpg.thumb_700

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.