Kabe'nin Kapı Örtüsü Edirne Eski Cami'de Sergileniyor

Edirne Eski Cami'de, 1988 yılında kullanılan ve Türkiye'ye getirilen saf ipekten Kabe kapı örtüsü sergilenmeye başladı.

İl Müftüsü Ercan Aksu, Anadolu Ajansı muhabirine Kabe örtüsünün her yıl Kurban Bayramı arifesinde yenisiyle değiştirildiğini söyledi.

Eski Cami'de sergilenen örtünün de 1988'de değiştirilen örtülerden olduğunu ifade eden Aksu, "Kabe örtüsü 8 parçadan oluşmaktadır, bunlardan bir tanesi de Kabe kapısını oluşturan perdedir. Buna 'Burka' deniyor. 70 kilogram ağırlığındaki, saf ipek, 6 metre boyunda 3 metre enindeki bu örtüde başta Fatiha Suresi olmak üzere kıblenin değişimi ve değişik ayetler bulunmakta. Allah'ın isimleri bulunmaktadır." dedi.

Bir kişi tarafından Türkiye'ye getirilen örtünün Edirne Valisi Yunus Sezer'in girişimiyle Eski Cami'de sergilenmeye başladığına işaret eden Aksu, Kabe örtüsünün Ramazan Bayramı bitimine dek sergileneceğini anlattı.

Aksu, camide aynı zamanda Kabe taşı da bulunduğuna dikkati çekerek, "Burada hem Kabe taşının olması, aynı zamanda Kabe örtüsünün sergilenecek olması ayrı bir heyecan uyandırdı. Bu vesileyle insanlarımızı hem Kabe taşını hem de Kabe örtüsünü ziyaret etmeleri için bekliyoruz." diye konuştu.

Ziyaretçilerden Bahar Yenerel ise Lüleburgaz'dan geldiğini, Kabe örtüsünü görünce çok şaşırdığını ve heyecanlandığını ifade etti.

- Kabe duvarından düşen bir parça da bu camide sergileniyor

Müslümanların kutsal mekanı Kabe'nin inşası sırasında Ebu Kubeys Dağı'ndan getirilen ve cennetten indiğine inanılan "Hacer-ül Esved" taşından zaman içinde kopan parçalar, Osmanlı İmparatorluğu döneminde İstanbul'a getirildi.

Mimar Sinan, parçalardan 4'ünü, İstanbul Kadırga'da 1571 yılında Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa adına eşi tarafından yaptırılan Sokullu Mehmet Paşa Camisi'ne koydu. Altın çerçeve ile kaplı parçalar, caminin giriş kapısı üzerindeki mermer taşların ortasında, mihrabın üst kısmında, minbere giriş kapısının üzerinde ve minber kubbesinin altında bulunuyor.

Eski Cami'de yer alan parça, mihrabın sağ tarafında, mihrap ile minber arasında kalan kısımda bulunuyor.

İnanışa göre, caminin duvarına konulan bu taş, aşırı yağışlardan dolayı Kabe'nin duvarlarından düşen taşların bir parçası.

Taşları ne şekilde yeniden Kabe duvarına koyacağını düşünürken uykuya dalan Kabe emiri, bir gün rüyasında Hazreti Muhammed'i görür. Hazreti Muhammed, rüyasında emire Diyar-ı Rum'da bir cami olduğunu ve oraya göndermesi gerektiğini söyler. Bunun üzerine parça, yapımı ağır aksak ilerleyen Edirne'deki Eski Cami'ye gönderilir. Parçanın bu caminin duvarına konulmasının ardından Eski Cami kısa sürede tamamlanır.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.