Kabir Ne Demektir?

Kabir ne demektir? Kısaca anlamı nedir?

Cenâzelerin gömüldüğü yerlere kabir denir. Türkçe'de ziyaret edilen yer anlamına gelen mezar kelimesi, ayrıca makber ve makbere kelimesi de kabir anlamında kullanılmaktadır. Kabirlerin bulunduğu yere kabristan denir.

Kabir 100-150 cm. derinliğinde, kıbleye dik açı oluşturacak şekilde kazılır ve kıble tarafına ölünün konulabileceği şekilde oyularak lahit açılır. Ölü kıble tarafından kabre indirilerek bu lahde konur. Çeşitli sebeplerle lahit yapılması mümkün olmaması halinde, cenâzenin kabrin tabanına konulup, üzerine toprak dökülmesini önleyecek tedbir alınabilir. Lahit kapatıldıktan sonra kabre toprak dökülerek doldurulur ve kabir balık sırtı şeklinde yerden bir karış veya daha fazla yükseltilir. Orada bulunanların da kabre toprak atması müstehaptır. (bk. Defin)

Kabirlerin yükseltilmesi, üzerine kubbeli binalar yapılması, taşına övücü veya kaderden şikâyet edici sözler yazılması yasaklanmıştır. Buna karşılık, bir ? iki karış yükseltilmesi, israfa kaçmadan ve tevhid inancına zarar vermeyecek şekilde yapılmasında bir sakınca yoktur.

Kabir Hayatı; ölümle başlayıp tekrar dirilinceye kadar devam edecek hayata denir. Kabir hayatına berzah da denilmiştir. Hz. Peygamber, "Kabir âhiret duraklarının ilkidir. Bir kimse eğer o duraktan kurtulursa, sonrası daha kolaydır. Kurtulamazsa, sonrakileri geçmek daha zordur." buyurmuştur (Tirmizî, Zühd, 5; İbn Mâce, Zühd, 32).

İnsan ölüp de kabre konulunca, Münker ve Nekir ismi verilen iki melek gelerek sorgulayacaktır. Îmân ve güzel amel sahipleri sorulan sorulara doğru cevaplar verirler, daha sonra cennet kapıları açılarak cennetin nimetleri kendilerine gösterilir. Kâfirler ve münafıklar ise sorulan sorulara doğru cevap veremezler, bunun üzerine cehennem kapıları açılarak kendilerine cehennem gösterilir. Kabir hayatında, kabir nimetlerinin ve kabir azabının hak olduğuna işaret eden pek çok âyet ve hadis bulunmaktadır.

Kabir Ziyareti; erkek ve kadın Müslümanlar için menduptur. Hz. Peygamber, "Kabirleri ziyaret ediniz. Çünkü kabirleri ziyaret, size âhireti hatırlatır" buyurmuştur (İbn Mâce, Cenâiz, 47). Kabirlerin haftada bir gün, özellikle Cuma veya Cumartesi günleri, ayrıca arefe ve bayram günleri ziyaret edilmesi iyidir. Kabirleri ziyaret eden kimse, kıbleye veya ölülerin yüzüne karşı dönerek "es-selâmu aleyküm yâ ehle kubûr. Ve innâ inşâallahu biküm le-lâhikûn" (Ey kabir halkı! Allah'ın selâmı üzerinize olsun. İnşâallah biz de size (bir gün) kavuşacağız.) diyerek selamlar.

Kabir ziyaretinde bulunan, sevabını ölülere bağışlamak üzere Kur'ân-ı Kerim okur, onlar ve kendisi için duada bulunur. Kabir ziyaretinde, mezar taşlarına el-yüz sürülmez, kabirler çiğnenmez, üzerine oturulmaz ve yatılmaz. Ayrıca kabirlere karşı namaz kılınmaz ve ölülere adak yapılmaz.

Kaynak: Diyanet

İslam ve İhsan

KABİR HAYATI

Kabir Hayatı

KABİR AZABI VAR MI?

Kabir Azabı Var mı?

KABİR HAYATI NEDİR? KABİR HAYATI NASIL OLACAKTIR?

Kabir Hayatı Nedir? Kabir Hayatı Nasıl Olacaktır?

ÖLÜM ANI NASIL OLACAK?

Ölüm Anı Nasıl Olacak?

ÖLÜMÜ HATIRLAMANIN KALBE TESİRİ

Ölümü Hatırlamanın Kalbe Tesiri

KABİR ZİYARETLERİ İLE İLGİLİ HADİSLER

Kabir Ziyaretleri İle İlgili Hadisler

KABİRDE HANGİ SORULAR SORULACAK?

Kabirde Hangi Sorular Sorulacak?

KABİR AZABI NASIL OLACAK?

Kabir Azabı Nasıl Olacak?

AZRAİL RUHU NASIL ALIR?

Azrail Ruhu Nasıl Alır?

ÖLÜM KORKUSUNU NASIL YENEBİLİRİZ?

Ölüm Korkusunu Nasıl Yenebiliriz?

ÖLÜM KORKUSUNDAN NASIL KURTULURUZ?

Ölüm Korkusundan Nasıl Kurtuluruz?

MAHŞER YERİ NASIL OLACAK?

Mahşer Yeri Nasıl Olacak?

KIYAMET NASIL KOPACAK?

Kıyamet Nasıl Kopacak?

KIYAMET ALAMETLERİ

Kıyamet Alametleri

KIYÂMET GÜNÜ NASIL OLACAK?

Kıyâmet Günü Nasıl Olacak?

KIYÂMET GÜNÜ HESABA ÇEKİLECEK İLK ÜÇ KİŞİ

Kıyâmet Günü Hesaba Çekilecek İlk Üç Kişi

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.