Kadı Mahmud, Nasıl Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri Oldu?

Abidevi Şahsiyetler

Kadı Mahmud Efendi, nasıl Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri olmuştur?

Bir gün, Osmanlı döneminin büyük üstadlarından Üftâde Hazretleri, mürîdleri ile beraber bir kır sohbetine çıkmıştı. Arzusu üzerine bütün dervişler, kırın en güzel yerlerini dolaşarak hocalarına birer demet çiçek getirdiler. Ancak Kadı Mahmûd Efendi’nin elinde sapı kırılmış solgun bir çiçek vardı sadece. Diğerlerinin neş’eyle elindekileri hocalarına takdîminden sonra Kadı Mahmûd, boynunu bükerek bu kırık ve solmuş çiçeği Üftâde Hazretleri’ne takdim etti.

Üftâde Hazretleri, diğer mürîdânın meraklı bakışları arasında sordu:

“–Evlâdım Mahmûd! Herkes demet demet çiçek getirdiği hâlde, sen niçin sapı kırık solgun bir çiçek getirdin?”

Kadı Mahmûd, edeple başını önüne indirerek cevap verdi:

“–Efendim! Size ne takdim etsem, azdır!. Ancak hangi çiçeğe koparmak için elimi uzattıysam onu «Allah Allah» diyerek Rabb’ini tesbîh eder bir hâlde buldum. Gönlüm onların bu zikirlerine mânî olmaya râzı olmadı. Çâresiz ben de elimdeki şu tesbîhine devam edemeyen çiçeği getirmek zorunda kaldım!..”

Bu güzel ve mânâ dolu cevaba son derece memnûn olan Üftâde Hazretleri’nin dilinden o anda:

“–Hüdâyî, Hüdâyî... Evlâdım! Bundan sonra ismin Hüdâyî[1] olsun!.. Ey Hüdâyî! Bu kır gezisinden yalnız sen nasiplenmişsin...” ifâdeleri döküldü.

Böylece Kadı Mahmûd, Hüdâyî oldu. Zira o, artık kâinâttaki ilâhî sırlara ve kudret akışlarına âşinâ olmuştu.

Dipnot:

[1] Hüdâyî kelimesi; hidâyete ermiş, doğru yolu bulmuş mânâlarına gelir.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hak Din İslam, Erkam Yayınları