Kadın ve Kadın Hakları ile İlgili Ayetler
Kur’an-ı Kerim’de kadın ve kadın hakları ile ilgili ayetler hangileridir?
İnsanlık tarihinde kadın, lâyık olduğu mevkii ve îtibârı, ancak İslâm’la bulabildi. İslâm, kadının ferdî ve ictimâî hayatında büyük bir değişiklik meydana getirdi, ona müstesnâ bir kıymet kazandırdı. Nitekim ayet-i kerimelerde şöyle buyrulur:
KADIN VE KADIN HAKLARI İLE İLGİLİ AYETLER
Oruç gecelerinde eşlerinizle ilişkide bulunmanız size helâl kılındı. Onlar sizin için bir elbise, siz de onlar için bir elbise durumundasınız. Allah, nefislerinize karşı koyamayacağını bildiği için tevbenizi kabul edip sizi bağışladı. Bundan böyle eşlerinizle beraber olabilir ve Allah’ın sizin için takdir buyurduğu nesli arzu ve talep edebilirsiniz. Fecrin, beyaz ipliğe benzeyen aydınlığı siyah ipliğe benzeyen gece karanlığından ayrılıncaya kadar bütün gece yiyin için. Sonra güneş batıp akşam namazı vakti girinceye kadar orucu tamamlayın. Mescitlerde itikâfa çekildiğinizde eşlerinizle geceleri bile ilişkide bulunmayın! Bunlar Allah’ın belirlediği sınırlardır; sakın bu sınırlara yaklaşmayın! İşte Allah insanlara âyetlerini böylece açıklamaktadır ki, günahları terkedip kendisine karşı gelmekten sakınabilsinler. (Bakara / 187. Ayet)
***
Geri dönülebilir talâk ile boşanan kadınlar, üç âdet müddetince bekleyip kendilerini gözetlemelidirler. Eğer Allah’a ve âhiret gününe inanıyorlarsa, Allah’ın rahimlerinde yarattığı hayız hâlini veya hamileliği gizlemeleri kendilerine helâl değildir. Eğer barışmak ve aralarını düzeltmek isterlerse kocaları, bu süre içinde onları geri almaya başkalarından daha çok hak sahibidirler. Erkeklerin hanımları üzerinde hakları olduğu gibi, hanımların da kocaları üzerinde meşrû hakları vardır. Ancak erkekler kadınlara göre bir derece daha fazla hak sahibidirler. Allah, kudreti dâimâ üstün gelen, her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam olandır. (Bakara / 228. Ayet)
***
Boşamadan iki defa geri dönülebilir. Bundan sonra erkeğin vazîfesi ya güzelce geçinmek veya tatlılıkla ayrılmaktır. Ey kocalar! Boşanma durumunda, daha önce kadınlarınıza vermiş olduğunuz mehir ve hediyelerden hiçbir şeyi geri almanız size helâl değildir. Ancak karı koca Allah’ın koyduğu ölçülere riâyet edemeyeceklerinden endişe ederek boşanmak isterlerse durum değişir. Ey hakemler, veliler! Karı kocanın Allah’ın koyduğu ölçülere riâyet edemeyeceklerinden endişe ederseniz, bu durumda kadının, kocasından aldığının bir kısmını boşanmak için ona geri vermesinde, erkeğin de bunu almasında ikisine de bir günah yoktur. Bunlar Allah’ın belirlediği sınırlardır, sakın bu sınırları aşmayın. Kim Allah’ın koyduğu sınırları çiğnerse, işte onlar zâlimlerin tâ kendileridir. (Bakara / 229. Ayet)
***
Kadınları boşadığınız zaman, onlar da bekleme süresini tamamladıklarında ey hâkimler ve veliler, meşrû bir şekilde anlaştıkları takdirde, onların mevcut kocalarıyla veya bir başka erkekle yeniden evlenmelerine engel olmayın. Bu, sizden Allah’a ve âhiret gününe inananlara verilen bir öğüttür. Bu öğütlere uygun davranmak, sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Zira işin gerçeğini Allah bilir, siz bilemezsiniz. (Bakara / 232. Ayet)
***
Anneler, emzirme süresini tamamlatmak isteyen babalar için çocuklarını iki tam yıl emzirirler. Annelerin yiyecek ve giyeceklerini meşrû çerçeve içinde temin etmek, çocuğun gerçek sahibi olan babaya düşer. Kimse gücünün yetmeyeceği şeyle sorumlu tutulamaz. Hiçbir anne ve baba çocukları yüzünden zarara uğratılamaz. Baba öldüğünde aynı sorumluluk vârisine düşer. Anne ile baba, birbirine danışıp anlaşarak iki yıl dolmadan çocuğu memeden kesmeye karar verirlerse, bundan dolayı ikisine de bir günah yoktur. Ey babalar! Şâyet çocuklarınızı süt anneye emzirtmek isterseniz, uygun olan ücreti verdikten sonra, bunda da size bir günah yoktur. Allah’a karşı gelmekten sakının ve şunu bilin ki Allah, bütün yaptıklarınız görmektedir. (Bakara / 233. Ayet)
***
Mehirlerini belirlediğiniz halde kendileriyle cinsî münâsebette bulunmadan onları boşarsanız, bu durumda kararlaştırdığınız mehrin yarısını onlara vermeniz gerekir. Ancak kadınlar alacakları mehirden vazgeçebilir veya nikâhı elinde bulunduran erkekler mehrin tamamını bağışlayabilir. Fakat ey erkekler! Sizin cimrilik yapmayıp mehrin tamamını vermeniz takvâya daha uygun bir davranıştır. Birbirinize erdemli ve lutufkâr davranmayı ihmal etmeyin. Şüphesiz Allah, bütün yaptıklarınızı görmektedir. (Bakara / 237. Ayet)
***
Ey iman edenler! Belli bir vâde ile birbirinizden borç alıp verdiğiniz zaman onu hemen yazın. İçinizden biri onu doğru bir şekilde yazsın. Yazmayı bilenler, kendisine Allah’ın öğrettiği şekilde yazmaktan çekinmesin de yazsın. Borçlanan kimse de, borcunu söyleyip yazdırsın. Rabbi olan Allah’tan korksun da ondan en küçük bir şey eksiltmesin. Eğer borçlu yarım akıllı veya küçükse yahut bizzat yazdırmaya güç yetiremiyorsa, o takdirde velîsi doğru bir şekilde yazdırsın. İçinizden iki erkeği de bu anlaşmaya şâhit tutun. İki erkek bulunmazsa o takdirde şâhitliğini kabul edeceğiniz kimselerden bir erkekle, biri yanılırsa diğerinin ona hatırlatabilmesi için iki kadın şâhit olsun. Şâhitler, çağrıldıkları zaman şâhitlik yapmaktan kaçınmasınlar. Az olsun, çok olsun borçları vâdesiyle birlikte yazmaktan üşenmeyin. Böyle yapmanız, Allah katında adâlete daha uygun, borcu ispat etmeniz için daha sağlam ve şüpheye düşmemeniz için daha elverişli bir yoldur. Ancak aranızda hemen o anda hazır mallar üzerinde yapacağınız peşin alışveriş olursa, bu takdirde yazmamanızda size bir günah yoktur. Fakat yine de alışverişlerinizi şâhit huzurunda yapmanız daha iyidir. Ancak ne yazana ne de şâhitlik yapana bir zarar verilmemelidir. Şâyet onlara bir zarar verirseniz, şüphesiz bu sizin için günah olur. Allah’a karşı gelmekten sakının! Allah size ihtiyaç duyduğunuz bütün hükümleri ve her işte uymanız gereken yolu öğretmektedir. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir. (Bakara / 282. Ayet)
***
Kadınlara, oğullara, yüklerle altın ve gümüş yığınlarına, iyi cins salma atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere olan düşkünlük isteği insanlara câzip gösterildi. Bunlar, dünya hayatının geçici birer metâından ibarettir. Asıl varılacak güzel yer, Allah yanındadır. (Âl-i İmrân / 14. Ayet)
***
Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan eşini var eden, bu ikisinden de birçok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının. İsmi hürmetine birbirinizden dilekte bulunduğunuz o Allah’a saygısızlık etmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Çünkü Allah sizin üzerinizde tam bir gözeticidir. (Nisâ / 1. Ayet)
***
Evlendiğiniz kadınlara mehirlerini gönül hoşluğuyla verin. Eğer mehrin bir kısmını kendi arzularıyla size bağışlarlarsa, onu da gönül rahatlığı içinde afiyetle yiyin. (Nisâ / 4. Ayet)
***
Ana babanın ve akrabanın vefat edip geride bıraktığı mallarda erkek mirasçıların bir payı olduğu gibi; ana babanın ve akrabanın vefat edip geride bıraktığı mallarda kadın mirasçıların da bir payı vardır. Bunlar, gerek az olsun gerek çok olsun, Allah tarafından takdir edilmiş ve mirasçıya verilmesi gereken paylardır. (Nisâ / 7. Ayet)
***
Çocuklarınızın mirastan payları konusunda Allah size şu emirleri veriyor: Erkek çocuğun payı, kız çocuğun payının iki katıdır. Eğer çocukların hepsi kız ve ikiden fazlaysa, mirasın üçte ikisi onlarındır. Eğer kız çocuk tekse mirasın yarısını alır. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığı maldan ana-babasından her birine altıda bir pay düşer. Eğer çocuğu yoksa, tek vârisi de ana-babasıysa, o takdirde mirasın üçte biri annenindir. Ölenin kardeşleri varsa, o zaman annenin payı altıda birdir. Bütün bu taksimler, ölenin yaptığı vasiyet yerine getirildikten ve varsa borcu ödendikten sonra yapılacaktır. Ana babanız ve çocuklarınızdan hangisinin faydaları itibariyle size daha yakın olduğunu siz bilemezsiniz. Bütün bunlar Allah tarafından belirlenmiş ve mutlaka sahiplerine verilmesi gereken paylardır. Şüphesiz ki Allah, her şeyi hakkıyla bilen, her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam olandır. (Nisâ / 11. Ayet)
***
Hanımlarınızın çocukları yoksa, bıraktıkları mirâsın yarısı sizindir. Çocukları varsa, bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Fakat bu taksim, vasiyetlerinin yerine getirilmesinden ve borçlarının ödenmesinden sonra yapılacaktır. Sizin çocuklarınız yoksa, bıraktığınız mirasın dörtte biri dul eşlerinizindir. Çocuklarınız varsa bıraktığınızın sekizde biri onlarındır. Fakat bu taksim, vasiyetinizin yerine getirilmesinden ve borçlarınızın ödenmesinden sonra yapılacaktır. Eğer mirâs bırakan erkek veya kadının ana babası ve çocukları yok da, sadece bir erkek veya bir kız kardeşi varsa, bu durumda onların her birine altıda bir pay düşer. Bundan fazla iseler, üçte bire ortak olurlar. Ama bütün bunlar da, ölenin vasiyetinin yerine getirilmesinden ve borçlarının ödenmesinden sonradır. Ancak vasiyetin yerine getirilip borcun ödenmesinde mirasçılar zarara uğratılmamalıdır. Bunlar, Allah’ın size olan emridir. Allah her şeyi hakkıyla bilendir, cezalandırmada acele etmeyendir. (Nisâ / 12. Ayet)
***
Ey iman edenler! Kadınları mirâs yoluyla zorla almanız size helâl değildir. Onlar apaçık bir hayâsızlık yapmadıkça, kendilerine verdiğiniz şeylerin bir kısmını geri almak için onları sıkıştırmayın. Eşlerinizle hoşça ve güzelce geçinin. Onlardan hoşlanmazsanız da sabredin. Olabilir ki bir şey hoşunuza gitmez de, bakarsınız Allah onda sizin için pek çok hayırlar takdir etmiştir. (Nisâ / 19. Ayet)
***
Eğer siz bir eşi boşayıp da yerine bir başka eş almak isterseniz, boşadığınız eşe yüklerle mehir vermiş olsanız bile, ondan hiçbir şeyi geri almayın. Yoksa siz fuhuş yaptı diye eşinize iftira ederek ve apaçık bir vebâl yüklenerek mi verdiğinizi geri alacaksınız? (Nisâ / 20. Ayet)
***
Hem onu nasıl geri alabilirsiniz ki? Zira sizler evlenip birbirinizle içli dışlı beraber oldunuz, üstelik onlar da sizden kesin bir söz aldılar. (Nisâ / 21. Ayet)
***
Sahip olduğunuz cariyeler müstesnâ, evli kadınları nikâhlamanız da size haram kılınmıştır. İşte bütün bunlar, Allah’ın sizin için belirlediği kesin hükümlerdir. Bu sayılanların dışındaki kadınları, iffetli yaşamak, zinâ etmemek ve mehirlerini ödemek şartıyla nikâhlamanız size helâldir. Bu şartlar altında onlardan hangisiyle bir arada bulunup beraberliklerinden yararlanmak istiyorsanız, üzerinizde bir borç olarak belirlenmiş olan mehirlerini ödeyin. Fakat mehrin miktarını belirledikten sonra onu aranızda karşılıklı rızâ ile artırıp eksiltmekte size herhangi bir günah yoktur. Şüphesiz Allah her şeyi hakkıyla bilen, her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam olandır. (Nisâ / 24. Ayet)
***
İçinizde hür mü’min kadınlarla evlenecek servet ve imkânı bulunmayanları, sahibi olduğunuz mü’min cariyelerle evlendirin. Allah sizi imanlarınızla değerlendirir ve her birinizin imanının keyfiyet ve derecesini çok iyi bilir. Hür olsun, câriye olsun hepiniz aynı kökten birer insan; mü’minler olarak da aynı dinin ve aynı toplumun mensuplarısınız. O halde câriyeleri, iffetli yaşamaları, açıkça veya gizli dostlar tutarak zinâ etmemeleri şartıyla ve sahiplerinin de izniyle nikâhlayın. Mehirlerini de dinin ve örfün gereklerini dikkate alarak güzelce verin. Evlendikten sonra zinâ ederlerse onların cezası hür kadınların cezasının yarısıdır. Câriyelerle evlenme izni, içinizden kötü yola düşmekten korkanlar içindir. Ancak sabredip onlarla evlenmemeniz sizin için daha hayırlıdır. Allah çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir. (Nisâ / 25. Ayet)
***
Ana baba ile yakın akrabanın ölümden sonra bırakacakları her terike için vârisler belirledik. Yemin ederek kendileriyle sözleşme yaptığınız kimselerin paylarını da verin. Muhakkak Allah her şeye hakkıyla şâhittir. (Nisâ / 33. Ayet)
***
Erkekler kadınlar üzerinde yönetici ve koruyucudurlar. Bunun sebebi, Allah’ın insanların bir kısmını diğerlerinden üstün yaratması ve bir de erkeklerin, kendi mallarından mehir ve evin geçimi gibi harcama yükümlülüklerinin olmasıdır. Şu halde sâliha kadınlar itaatkârdırlar. Allah’ın, onların kocaları üzerindeki haklarını korumasına karşılık, hanımlar da kocalarının bulunmadığı zamanlarda ve kimsenin görmeyeceği yerlerde namuslarını, onların mallarını ve çocuklarını korurlar. Dikbaşlılık ve serkeşliklerinden yıldığınız kadınlara gelince; öncelikle bunlara nasihat edin, vazgeçmezlerse yataklarında yalnız bırakın, bu da sonuç vermezse onları dövün. Size itaat ederlerse artık onlara haksızlık etmek için herhangi bir bahane aramayın. Çünkü Allah çok yücedir, çok büyüktür. (Nisâ / 34. Ayet)
***
Kadınlar hakkındaki dinî hükümleri açıklamanı istiyorlar. De ki: “Allah, onlar hakkındaki hükmünü açıklıyor: Kitapta size okunan âyetler; kendilerine verilmesi gereken miras, mehir gibi şeyleri vermediğiniz, üstelik güzel ve zenginse nikâhlamak istediğiniz, miraslarını kaybetmemek için başkalarıyla nikâhlamak istemediğiniz yetim kızlar, çaresiz kalmış çocuklar hakkında ve yetimlere karşı adâleti yerine getirmeniz hususunda gerekli hükmü vermektedir. İyilik olarak her ne yaparsanız, mutlaka Allah onu bilmektedir.” (Nisâ / 127. Ayet)
***
Eğer bir kadın kocasının serkeşliğinden, geçimsizliğinden ve büsbütün kendisinden yüz çevirip uzaklaşmasından korkarsa, o takdirde anlaşarak aralarını düzeltmelerinde ikisine de bir günah yoktur. Karşılıklı anlaşmak, elbette en iyi yoldur. Şu bir gerçek ki nefisler, bencil ve menfaatlerine düşkün olarak yaratılmışlardır. Bu bakımdan ey kocalar, siz eşlerinize güzel davranır ve onlara haksızlık etmekten sakınırsanız, şüphesiz Allah yaptığınız her şeyden haberdârdır. (Nisâ / 128. Ayet)
***
Rasûlüm! Senden açıklama istiyorlar. De ki: “Allah size şimdi kelâle (geride vâris olarak baba ve çocuk bırakmadan ölen kişinin mirası) hakkında açıklama yapıyor: Bir erkek ölür, geride çocuğu kalmaz, bir kız kardeşi bulunursa, bıraktığı malın yarısı o kız kardeşindir. Kız kardeş geride çocuk bırakmadan ölürse, erkek kardeş onun bütün malına mirasçı olur. Ölen erkeğin geride iki kız kardeşi kalırsa, bunlar mirasın üçte ikisini alırlar. Vârisler, erkek ve kız kardeşler ise, bir erkeğe iki kız payı verilir. Allah size bu hükümleri açıklıyor ki, herhangi bir yanlışlığa ve şaşkınlığa düşmeyesiniz. Allah, her şeyi hakkıyla bilmektedir. (Nisâ / 176. Ayet)
***
Allah, sizi başlangıçta tek bir nefisten yarattı ve kendisiyle ünsiyet edip gönül huzuru bulacağı eşini de aynı cins ve mâhiyetten var etti. İnsan nesli bu ikisinden türeyip çoğalarak bugüne kadar sürüp geldi. Bilindiği üzere erkek eşine yaklaşınca, eşi hafif bir yük yüklenip hamile kalır ve onu karnında bir müddet taşır. Nihâyet hamileliği ağırlaşınca, eşler birlikte, bir endişe ve telaşla Rableri olan Allah’a yönelerek: “Eğer bize eli ayağı düzgün kusursuz bir çocuk verirsen, yemin olsun ki, biz de karşılığında şükredenlerden olacağız” diye dua ederler. (A'râf / 189. Ayet)
***
O’nun varlığının delillerinden biri de, kendileriyle ülfet edip huzura ermeniz için size kendi cinsinizden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesidir. Şüphesiz bunda, sistemlice düşünen bir toplum için nice dersler ve ibretler vardır. (Rûm / 21. Ayet)
***
Ey Peygamber! Hanımlarına de ki: “Eğer dünya hayatını ve onun zînetini istiyorsanız, gelin boşanma bedellerinizi verip sizi güzellikle boşayayım.” (Ahzâb / 28. Ayet)
***
Evlerinizde size okunan Allah’ın âyetleri ve hikmet düstûrları üzerinde çalışın ve bunlardan gerekli dersi alın. Şüphesiz Allah, her şeyin bütün inceliklerini bilir ve her şeyden hakkıyla haberdârdır. (Ahzâb / 34. Ayet)
***
O, sizi bir tek nefisten yarattı, ondan da eşini var etti. Sizin faydalanmanız için hayvanlardan sekiz çift meydana getirdi. O sizi analarınızın karnında üç karanlık içinde, bir yaratıştan diğerine geçirerek yaratıyor. Rabbiniz olan Allah işte budur. Bütün kâinatın mutlak mülkiyet ve hâkimiyeti O’na aittir. O’ndan başka ilâh yoktur. Böyle iken, nasıl oluyor da O’na kulluktan yüz çeviriyor, yanlış yollara sürükleniyorsunuz? (Zümer / 6. Ayet)
***
Biz insana anne babasına en güzel şekilde davranmasını önemle emrettik. Çünkü annesi onu nice zahmetlere katlanarak karnında taşımış ve nice güçlüklerle doğurmuştur. Çocuğun ana karnında taşınması ve sütten kesilmesi otuz ay sürer. Nihâyet insan güçlü kuvvetli çağına erişip kırk yaşına varınca şöyle der: “Rabbim! Bana ve ana-babama verdiğin nimetlere şükretmeyi ve seni hoşnut kılacak sâlih ameller işlemeyi bana nasip et. Soyumdan gelenleri de sâlih insanlar yap. Tevbe edip senin kapına döndüm ve ben tam bir teslimiyetle sana boyun eğenlerdenim.” (Ahkaf / 15. Ayet)
***
Ey Peygamber! Mü’min kadınlar sana gelip de Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zinâ etmemek, çocuklarını öldürmemek, elleriyle ayakları arasında bir iftirâ uydurup getirmemek, dine ve akla uygun hiçbir konuda sana karşı gelmemek hususlarında sana bey‘at etmek istediklerinde, sen de onların bey‘atını kabul et ve onlar için Allah’tan bağışlanma dile! Şüphesiz Allah, çok bağışlayıcıdır, sonsuz merhamet sahibidir. (Mümtehine / 12. Ayet)
***
Ey iman edenler! Eşlerinizden ve evlatlarınızdan size düşman olanlar çıkabilir; onlara karşı dikkatli olun! Bununla beraber eğer affeder, hoş görür ve kusurlarını örterseniz bu sizin için bir fazilettir. Hiç şüphesiz Allah da çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir. (Teğabün / 14. Ayet)
Kaynak: kuranvemeali.com
YORUMLAR