Kadının Mehrin Yarısına veya Teselli Hediyesine Hak Kazandığı Durumlar
İslam hukukuna göre kadının mehrin yarısına veya teselli hediyesine hak kazandığı durumlar nelerdir?
Sahih evlilik cinsel temas veya sahih halvetten önce kocanın fiili ile sona ermişse, kadın daha önceden miktarı belirlenmiş olan mehrin yarısını alabilir. Eğer mehrin tamamı daha önceden peşin olarak ödenmişse, kadın bunun yarısını kocasına geri vermek zorunda bulunur. Delil şu âyettir: “Eğer siz onları, kendileriyle cinsel temasta bulunmazdan önce boşar, fakat daha önce mehir tesbit etmiş olursanız, bu mehrin yarısı onlarındır.” [1]
KADININ YARI MEHİR ALMASININ ŞARTLARI
Bu âyetin hükmüne göre, kadının yarı mehir almasının şartları üç maddede toplanabilir:
a) Mehir daha önceden tesbit edilmiş olacak,
b) Koca, karısını cinsel temastan önce boşamış bulunacak,
c) Kadın mehir hakkından vazgeçmemiş olacak.
Burada evlilik boşama ile sona erebileceği gibi fesih, ilâ, mulâane, kocanın iktidarsızlığı, İslâm dinini terketmesi, karısı Müslüman olduğu halde kendisinin İslâm’a girmekten kaçınması, kadının usûl ve fürûuna hurmet-i müsâhareyi (sıhrî hısımlık) gerektiren bir fiil işlemesiyle de sona erebilir. Bütün bu durumlarda evliliğin sona ermesi kocanın fiili ile olmuş bulunur ve kadın bu yüzden yarı mehre hak kazanır. Yeter ki bu ayrılık cinsel birleşmeden önce meydana gelsin. Bu çeşit ayrılıkta kadına iddet gerekmez.[2]
Mehir miktarı nikâh akdi sırasında belirlenmemiş olur ve bu ayrılma cinsel temastan yahut sahih halvetten önce olmuşsa Hanefî ve Hanbelilere göre kadına mehir gerekmez. Ancak böyle bir kadın mut’a denilen bir mala hak kazanır. Delil şu âyettir:
“Eğer kadınları nikâhtan sonra henüz kendilerine dokunmadan veya onlara bir mehir belirlemeden boşarsanız, (bunda) size bir günah yoktur. Ancak bu durumda boşanan eşlere eli geniş olan durumuna, eli darda olan da kendi durumuna uygun olarak iyi bilinen örfe göre mut’a (teselli hediyesi) versin. Bu iyiler üzerinde bir borçtur.” [3]
Mut’a; kocanın; mal, giysi veya yiyecek olarak boşanmış eşine verdiği şeyler demektir. Âyette mut’a’nın miktarı belirlenmemiş ve bu husus içtihada bırakılmıştır. Ebû Hanîfe’ye göre, mut’a’nın en azı bir giysi, baş örtüsü ve bir yorgan olup mehr-i mislin yarısından çok olamaz.[4]
Dipnotlar:
[1] Bakara, 2/237. [2] Kâsânî, age, II, 296 vd.; İbnü’l-Hûmâm, Fethu’l-Kadîr, II, 438-439. [3] Bakara, 2/236. [4] Serahsî, el-Mebsût, V, 82, 83; Sâbûnî, Tefsîrû Âyati’l-Ahkâm, I, 379-380.
Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle Aile İlmihali, Erkam Yayınları