Kadınlarda Sık Görülen Hastalık

Her 5 kadından birinde görülen demir eksikliği anemisinin 10 belirtisini İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Hacer Baltaoğlu açıklıyor.

Demir eksikliği anemisi dünyada en sık görülen anemi türünü oluşturuyor. Dünyada yüzde 10-30, ülkemizde de yüzde 15-40 sıklığında demir eksikliği anemisi görülüyor. Ülkemizde ’kadınların yüzde 20'si, hamilelerin yüzde 50’si, erkeklerin de yüzde 3’ü demir eksikliği anemisinden yakınıyor.  Demir eksikliği anemisinin kadınlarda daha sık ortaya çıkmasının nedeni ise kadınlarda her ay görülen muayyen günler ve sık gebelikler.

Bu hastalık zamanında tedavi edilmezse kalp yetmezliğine kadar uzanan ciddi tablolara yol açabiliyor. Bu nedenle erken dönemde tedavi edilmesi hem kadın sağlığı hem de hayat kalitesi için büyük önem taşıyor. Ancak bunun için öncelikle demir eksikliği anemisinin belirtilerini bilmek gerekiyor.  

İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Hacer Baltaoğlu, her kadının bilmesi gereken demir eksikliği anemisinin belirtilerini sıraladı.

1. Soluk bir cilt

Hemoglobin kanın kırmızı rengini verdiği için cilt pembe tonda görünüyor. Eğer hemoglobin azalırsa cilt soluk bir görünüme bürünüyor. Özellikle dudaklarda, yanak mukozasında ve konjonktivada solukluk belirginleşiyor.

2. Dudak köşelerinde çatlaklar

Düşük demir düzeyi nedeniyle kas sağlığını destekleyen kırmızı kan hücrelerindeki myoglobulin proteininde azalmaya bağlı olarak dil canlı rengini yitiriyor. Bunun yanı sıra pürüzsüz hale geliyor, şişiyor, ağrıyor ve acıyor. Dudak köşelerinde de çatlaklar oluşuyor ve yemek borusunda gelişen epitel dökülmesine bağlı olarak yutma güçlüğü gelişebiliyor.

3. Saç dökülmesi ve tırnak sorunları

Demir eksikliği anemisinde oksijen desteğinin azalması nedeniyle saçlar ciddi şekilde dökülmeye başlıyor. Bunun yanı sıra tırnaklarda da çizgilenmeler ve kaşık tırnak (tırnaklarda düzleşme) gibi sorunlar ortaya çıkıyor.

4. Göz kararması, baş dönmesi

Kan hacminde azalmaya bağlı olarak ani ayağa kalkışlarda; göz kararması, baş dönmesi, tansiyon düşmesi, bayılma, hatta senkop (şuur kaybı ile olan bayılma) gelişebiliyor.

5. Sebepsiz gerginlik

Kendinizi hiçbir sebep yokken gergin sıkıntılı veya sinirli mi hissediyorsunuz?  Dikkat edin, bunun nedeni demir eksikliği anemisine bağlı oksijen yetersizliği olabiliyor.

6. Yavaşlayan tiroit fonksiyonları

Demir eksikliği tiroit fonksiyonlarını da yavaşlatıyor ve tiroidin metabolik etkilerini bloke ediyor.  Hipotirodisi olan her 10 kişiden 6'sı, tiroitlerinde sorun olduğunun farkında olmuyor. Enerji düşüklüğü, kilo artışı, çok üşüme gibi yakınmalarınız varsa zaman kaybetmeden bir hekime başvurmayı ihmal etmeyin.

7. Toprak, kireç ve tebeşire aş ermek

Demir eksikliği anemisi olanlar besin olmayan maddeleri tüketmeye karşı yoğun bir istek duyulabiliyor. Örneğin toprak, kireç, kil, tebeşir, kağıt ve buz benzeri maddelere adeta aş erebiliyor.

8. Huzursuz Bacak Sendromu

Huzursuz Bacak Sendromu varsa, bu sorunun altında yatan neden düşük demir düzeyi olabiliyor. Öyle ki bu sendroma yakalanan kişilerin yüzde 15'inde demir eksikliği görülüyor. Üstelik demir eksikliği bu semptomda var olan sık uyanma, kalitesiz uyku ve sabahları yorgun uyanma  gibi yakınmaları da ağırlaştırabiliyor.

9. Halsizlik ve yorgunluk

Hemoglobin düzeyinin düşmesi sonucu özellikle alyuvarların oksijen taşıma kapasitesinde azalmaya bağlı olarak; halsizlik, yorgunluk, nefes darlığı, baş ağrısı, göğüs ağrısı gibi yakınmalar ortaya çıkabiliyor. Kişiler her zaman yaptıkları işleri yapmakta bile zorlanabiliyor.

10. Kalpte çarpıntı, üfürüm

Yine kan hacminde azalma nedeniyle kalp, debisini arttırabilmek için çok hızlanıyor. Bu da çarpıntı ve  çabuk yorulma  yakınmalarına, nabızda dolgunluk ve kalpte üfürüm gibi sorunlara yol açıyor. Kalp hastalığı olanların yakınmaları çok daha şiddetlenebiliyor. Bu nedenle kalp sorunlarında demir düzeylerinin derhal kontrol edilmesi gerekiyor.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.