Kadınların Birinci Saftan Geri Durması ile İlgili Hadisler

Cemaatle namazda kadın-erkek saf düzeni nasıl olmalı? Kadınların birinci saftan geri durması ile ilgili hadisler.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’dan rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“-Erkeklerin safının en hayırlısı birinci saftır, hayrı en az olanı en sonuncu saftır. Kadınların saflarının en hayırlısı en sonu, hayrı en az olanı birinci saftır,” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Salât, 98/678; Müslim, Kitâbu’s-Salât, b. 28, n. 440, s. 326, c. 1; Tirmizi, Ebvâbu’s-Salât, b. 166, n. 224, s. 435, c. 1; Nesêi, Kitâbu’l-İmâmet, b. Zikri Hayris Sufuf, n. 821, s. 93, c. 2; İbn-i Mâce, Kitâbu’s-Salât, b. 52, n. 1000, s. 319, c. 1)

Hadisin Açıklaması

Erkeklerin birinci safı kadınlara uzak olduğu için safların en hayırlısıdır. Son saflar kadın saflarına yakın olduğu için hayrı en az olanıdır.

Kadınların birinci safları, erkeklere yakın olduğu için hayrı en az olanıdır. Son safları, erkeklere uzak olduğu için en hayırlısıdır.

*

Aişe radıyallahu anha’dan: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“- Bir kavim birinci saftan geri kalmaya devam ederlerse, Allah da onların ateşten çıkmalarını geciktirir.” (Ebû Dâvûd, Salât, 98/679)

Hadisin Açıklaması

Bu hadis-i şerife; iki türlü mana vermek mümkündür.

  1. Bir cemaat birinci saftan geri kalmaya devam ederlerse, Allah da onları ateşten, ilk çıkanlardan geri bırakır.
  2. Bir kavim birinci saftan geri kalmaya devam ederlerse, Allah da onları cennete ilk girenlerden geri bırakır. Ateşi gördükten sonra cennete girebilirler, demektir.

*

Ebû Said el-Hudrî radıyallahu anh’dan:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ashâbında (birinci saftan) gerileme gördü de onlara:

“Ön safa geçin, bana uyun, sizden sonraki saflardakiler de size uysun. Bir kavim gerilemeye devam ettikçe Allah da onları geri bırakır.” (Ebû Dâvûd, Salât, 98/680; Müslim, Kitâbu’s-Salât, b. 28, n. 438, s. 325, c. 1; Nesêi, Kitâbu’l-İmâmet, b. İtimam Bimen Ye’temmü Bi’l-İmam, n. 438, s. 325, c. 1; İbn-i Mâce, Kitâbu’s-Salât, b. 45, n. 978, s. 313, c. 1)

Kaynak: İbrahim Koçaşlı, Sünen-i Ebî Davud ve Tercemesi, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

NAMAZDA SAF DÜZENİ

Namazda Saf Düzeni

NAMAZDA SAFLARI DÜZELTMEK İLE İLGİLİ HADİSLER

Namazda Safları Düzeltmek ile İlgili Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.