Kadınların Dini ve Ahlaki Görevleri ile İlgili Ayet

HANIMCA

Kur’an’da kadının görevleri hangi ayette geçiyor? Kadınların dini ve ahlaki görevleri ile ilgili (Mümtehine suresi, 12) ayette ne buyruluyor?

Kur’an-ı Kerim’de kadınların dini ve ahlaki görevleri hakkında şöyle buyrulur:

KADINLARIN DİNİ VE AHLAKİ GÖREVLERİ

“Ey Peygamber! Mü’min kadınlar sana gelip de,

  • Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamak,
  • hırsızlık yapmamak,
  • zinâ etmemek,
  • çocuk­larını öldürmemek,
  • elleriyle ayakları arasında bir iftirâ uydurup getirmemek,
  • dine ve akla uygun hiçbir konuda sana karşı gelmemek

hususlarında sana bey‘at etmek istediklerinde, sen de onların bey‘atını kabul et ve onlar için Allah’tan bağışlanma dile! Şüphesiz Allah, çok bağışlayıcıdır, sonsuz merhamet sahibidir.” (Mümtehine suresi, 12)

Mümtehine Suresi, 12. Ayet Tefsiri

  1. Ey Peygamber! Mü’min kadınlar sana gelip de Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zinâ etmemek, çocuk­larını öldürmemek, elleriyle ayakları arasında bir iftirâ uydurup getirmemek, dine ve akla uygun hiçbir konuda sana karşı gelmemek hususlarında sana bey‘at etmek istediklerinde, sen de onların bey‘atını kabul et ve onlar için Allah’tan bağışlanma dile! Şüphesiz Allah, çok bağışlayıcıdır, sonsuz merhamet sahibidir.

Bey‘at, bağlılık sözü vermek demektir. Resûlullah (s.a.s.), peygamberlik vazifesnin mühim dönüm noktalarında gerek kadın gerek erkek olsun müslümanlardan bey‘at almıştır. Mekke döneminde gerçekleşen Akabe biatları, Medine’ye geldiğinde aldığı bey‘at ve Hudeybiye’de ağaç atında alınan Bey‘at-ı Ridvân buna misaldir. Bu âyet-i kerîmede ise, Mekke’nin fethinden sonra, Mekke’deki müslüman kadınların gelip Efendimiz’e bey‘at etmelerinden bahseder. Resûlullah (s.a.s.)’e onlarla şu esaslar üzerine biatleşmesini emir buyurur:

  • Allah’a hiçbir şeyi ve hiçbir şekilde ortak koşmamak,
  • Hırsızlık yapmamak,
  • Zina etmemek,
  • Çocuklarını öldürmemek,
  • Elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemek: Bu maddenin üç şekilde anlaşılması mümkündür:
  1.   Zinâ yoluyla çocuk edinip bunu kocasına nispet etmek.
  2.   Çocuğu olmayan bir kadının, kocasının gönlünü almak için, başkasının terk ettiği bir çocuğu kendine mal etmek.
  3.   Başkasını çekiştirme, kovuculuk yapma, iffete dokunacak sözler söyleme, yalancılık ve sahtekârlık yapma gibi iftrâ sayılacak her türlü davranış.
  • Resûlullah (s.a.s.)’in emrettiği ve yasakladığı bütün hususlarda ona isyan etmemek, itaat etmek. Şüphesiz bu genel ifadenin içine ağıt yakmak, elbiseleri yırtmak, saçı başı yolmak, mahrem olmayanlarla tenhada baş başa kalmak… gibi dinin yasakladığı hususlar da elbette girer.

Efendimiz (s.a.s.) bunu: “Câhiliye devrinde yapıldığı gibi ölüye bağıra çağıra ağlamamak” diye açıklamıştır. (bk. İbn Mâce, Cenâiz 51; Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI, 320)

Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurur:

“Ölenin ardından yüzünü gözünü tırmalayan, yakasını paçasını yırtan, câhiliye insanı gibi bağıra çağıra ağıt yakıp kendisine beddua eden, bizden, bizim yolumuzu izleyenlerden değildir.” (Buhârî, Cenâiz 36; Müslim, İman 165)

Resûlullah (s.a.s.), kadınlarla böylece bey‘atleşip iş tamamlanınca, “elinizden geldiğince ve güç yetirebileceğiniz ölçüde” kaydını koydu. Bunun üzerine kadınlar:

“- Allah ve Rasûlü bize kendimizden daha merhametli” diyerek onun ne büyük bir rahmet peygamberi olduğunu şükrânla yâd etmişlerdi. (Taberî, Câmi‘u’l-beyân, XXVIII, 79)

Kaynak: kuranvemeali.com