Kâdir (Kadîr - Muktedir) Ne Demektir?

Kadir (kadîr - muktedir) ne demektir? Kısaca anlamı nedir? Kuran'da kaç yerde, hangi anlamlarda geçiyor?

Bir şeyi bir şeye kıyaslamak, ölçülü yapmak, tedbir almak, bir şeyi planlamak, miktarını beyan etmek, hükmetmek ve taksim etmek; bir şeye gücü yetmek, güçlü olmak, yüceltmek anlamlarındaki "k-d-r" kökünden türeyen kâdir, Allah'ın sıfatı olarak güçlü, kuvvetli, istediğini istediği gibi yapabilen, âciz olmayan demektir. Muktedir kelimesi kâdir kelimesi ile aynı anlamdadır. Kadîr kelimesi ise "kâdir" kelimesinin mübalağalı şekli olup çok güçlü, istediğini istediği gibi eksiksiz, kusursuz ve tam yapan demektir.

Kur'ân'da 7 âyette "kâdir", 5 âyette çoğul şekli olan "kâdirûn-kâdirîn", 45 âyette "kadîr", 3 âyette "muktedir", bir âyette çoğul şekli olan "muktedirûn" Allah'ın sıfatı olarak kullanılmıştır. Kâdirîn-kâdirûn ve muktedirûn, çoğulları azamet çoğuludur. "Kâdir" ve "kadîr" kelimeleri çoğunlukla "alâ" edatı ile kullanılmıştır: "Gerçekten Allah, her şeye gücü yetendir." (Bakara, 2/20, 106); "Gerçekten senin her şeye gücün yeter." (Âl-i İmrân, 3/26); "O her şeye gücü yetendir." (Mâide, 5/120); "Allah affedicidir (afüvv) kadîrdir." (Nisâ, 4/149); "Allah alîmdir, kadîrdir." (Nahl, 16/7); "Allah, her şeye muktedirdir." (Kehf, 18/45); "O, muktedir aziz, muktedir meliktir." (Kamer, 54/42, 55); "Biz kadiriz." (Meâric, 70/40).

34 âyette Allah'ın "her şeye" gücünün yettiği bildirilmiştir. Her şeyden maksat nedir? Başka bir ifade ile Allah'ın nelere gücü yeter? Bu soruların cevaplarını Kur'ân'da bulabiliyoruz. Bunlardan bir kısmını şöyle sıralayabiliriz; yaratmaya (Yâsîn, 36/81), ölüleri diriltmeye (Kıyame 75/40), ölülerin parmak uclarını bile yeniden yaratmaya (Kıyame 75/4), mucize ve gökten azap indirmeye (En'âm 6/37, 65), suyu yer yüzünden yok etmeye (Mü'minûn, 23/18), bir toplumu yok edip yerine yenisini getirmeye (Meâric, 70/40-41)... gücü yeter. O'nun âciz olduğu, gücünün yetmediği hiçbir şey yoktur. Hiç kimse ve hiçbir şey O'nu âciz bırakamaz. "O, bilendir (alîm), gücü yetendir (kadîr)" (Fâtır, 35/44).

Allah'ın bir şeye "ol" demesi ile o şey hemen var olur. Yok olmasını istediği şey de yok olur. Allah için "imkânsız" diye bir şey yoktur. Mutlak manada kâdir Allah'tır. Yaratıkların kudreti Allah'ın kudret verdiği nispettedir.

Kâdir ismi Kur'ân'da ölçen, biçen, biçim veren, takdir eden, programlayan anlamında da kullanılmış ve bu anlam daha çok "kaddere-yukâddirü" fiili ile ifade edilmiştir: "Ölçtük, biçtik. Ne güzel biçim vereniz biz." (Mürselât, 77/23). Gökleri, yerleri, nehirleri, dağları, geceyi, gündüzü, ayı, güneşi... bütün varlıkları düzene koyan, görevlerini programlayan Allah'tır (Fussilet, 41/9-12; Müzzemmil, 73/21; Yûnus, 10/5).

"...(O,) her şeyi yaratmış, ona düzen vermiş, mukadderatını (yeteneklerini, özelliklerini, görevlerini) tayin etmiştir." (Furkân, 25/2); "Hiçbir şey yoktur ki, O'nun hazineleri, bizim yanımızda olmasın, ama biz onu bilinen bir ölçü/miktar ile indiririz." (Hicr, 15/21); "Gökten belli ölçü ve miktarda su indirdik. Onu yerde tutuyoruz. Biz onu (indirmeye kâdir olduğumuz gibi) gidermeye de kâdiriz." (Mü'minûn, 23/18) âyetleri Allah'ın bu vasfını anlatmaktadır.

Allah'ın rızkı, dilediğine ölçü ile vermesi, kısması, Kur'ân'da "kadere - yekdiru" fiiliyle ifade edilmiştir. "Allah dilediğine rızkı açar, bol verir, dilediğinden kısar, az verir..." (yebsütû ve yekdiru) (Ra'd, 13/26).

Kayna: Diyanet

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.