Kaf Suresi 36. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Kaf Suresi 36. ayeti ne anlatıyor? Kaf Suresi 36. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Kaf Suresi 36. Ayetinin Arapçası:
وَكَمْ اَهْلَكْنَا قَبْلَهُمْ مِنْ قَرْنٍ هُمْ اَشَدُّ مِنْهُمْ بَطْشًا فَنَقَّبُوا فِي الْبِلَادِۜ هَلْ مِنْ مَح۪يصٍ
Kaf Suresi 36. Ayetinin Meali (Anlamı):
Biz bunlardan önce, kendilerinden çok daha güçlü nice toplumları helâk ettik. Ölümden kurtulmak için diyar diyar dolaşıp, yeryüzünü delik deşik ettiler. Fakat azabımızdan kurtulmaya imkân var mı?
Kaf Suresi 36. Ayetinin Tefsiri:
Önceden gelip geçen çok daha güçlü toplumlar, arzı delik deşik edip, her tarafı dolaşarak ölümden kurtulmaya çare aradıkları halde, böyle bir çare bulamamışlardır. Çünkü Allah Teâlâ’dan veya ölümden kaçacak bir yer bulmak mümkün değildir. İdrak edecek bir vicdanı olan veya anlamak maksadıyla dikkatlice kulak verip dinleyen kimseler bu gerçeği anlar; bundan ders ve ibret alırlar. Gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunan her şeyi yarattığı halde kendine en küçük bir yorgunluk dokunmayan Allah Teâlâ’nın kudretini iyi tanımak gerekir. O her an yaratmaya, yaratılışı döndürmeye devam etmektedir. Dolayısıyla O, insanları öldükten sonra yeniden yaratmaya da kadirdir. O halde Allah Teâlâ’nın istediği şekilde O’na kulluk ve ibâdet yapılmalıdır:
“Tesbih”ten maksat namaz, zikir ve duadır. “Güneşin doğuşundan önce” sabah namazı, “güneşin batışından önce” öyle ve ikindi namazı, “geceleyin” ise akşam, yatsı ve teheccüd namazlarıdır. “Secdelerden sonraki tesbih”e gelince bundan maksat, farzlardan sonra kılınan nafile namazlar ve yapılan diğer zikirlerdir.
Nitekim Resûlullah (s.a.s.) farz namazın akabinde:
“Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. O bir ve tektir. O’nun ortağı yoktur, mülk yalnız O’nundur. Hamd yalnız O’nadır. O herşeye güç yetirendir. Allahım! Senin verdiğini engelleyecek olamaz. Senin alıkoyduğunu da kimse veremez. Varlık sahibi bir kimsenin varlığının sana karşı herhangi bir faydası olamaz” diye dua ederdi. (Müslim, Mesâcid 137)
Rivayete göre bir gün fakir muhacirlerden birkaçı Peygamberimiz’in huzurunda otururken:
“- Ey Allah’ın Rasûlü, zenginler büyük dereceler elde ettiler” dediler. Peygamberimiz:
“- Ne oldu?” diye sordu. Dediler ki:
“- Bizim kıldığımız gibi zenginler de namaz kılıyor, bizim tuttuğumuz gibi onlar da oruç tutuyor, fakat onlar sadaka veriyor biz veremiyoruz, onlar köle azad ediyor biz edemiyoruz.”
Peygamberimiz (s.a.s.) bunun üzerine şöyle buyurdu:
“- Ben size bir şey söyleyeyim mi? Onu yaparsanız, sizin yaptığınızı onların da yapma ihtimali hariç, diğer insanlarla yarışırsınız. Bu da sizin her namazdan sonra otuz üç kere Sübhanallah, otuz üç kere Elhamdülillah ve otuz üç kere Allahü ekber demeğe devam etmenizdir.”
Birkaç gün sonra bu insanlar tekrar Peygamberimiz (s.a.s.)’e gelerek:
“- Zengin kardeşlerimiz de bu sözü duymuşlar, onlar da bunu yapmaya başlamışlar” deyince Peygamberimiz (s.a.s.):
“- Ne yapalım! Artık bu Allah’ın dilediğine verdiği bir lütfudur” buyurdu. (Müslim, Mesâcid 142)
Allah Resûlü (s.a.s.) gece tesbihi hakkında da şöyle buyurur:
“Geceleyin uyanıp da
لَا إِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ وَحْدَهُ لَا شَر۪يكَ لَهُ، لَهُ الُمُلْكُ وَ لَهُ الْحَمْدُ وَ هُوَ عَلٰي كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ.
سُبْحَانَ اللّٰهِ وَ الْحَمْدُ لِلّٰهِ وَ لَا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ وَ اللّٰهُ اَكْبَرُ وَ لَا حَوْلَ وَ لَا قُوَّةَ اِلَّا بِاللّٰهِ الْعَلِيِّ الْعَظ۪يم
«Lâ ilâhe illallûhu vahdehû lâ şerîke leh, lehü’1-mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr. Sübhânallâhi ve’1-hamdü lillâhi ve lâ ilâhe illallahu vallahu ekber. Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billahi’1-aliyyi’1-azîm» diyen, sonra da bağışlanmayı dileyen bağışlanır, dua edenin duası kabul edilir, abdest alanın ve namaz kılanın namazı makbul olur.” (Buhârî, Teheccüd 21)
Gece, gündüz, sabah ve akşam Allah Teâlâ’ya kulluğa, O’nu zikir ve tesbihe devam etmek zarureti vardır. Çünkü bir davetçinin çağrısına icâbet vakti hızla yaklaşmaktadır:Kaf Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Kaf Suresi 36. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...