Kâfirûn Suresi 6. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Kâfirûn Suresi 6. ayeti ne anlatıyor? Kâfirûn Suresi 6. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Kâfirûn Suresi 6. Ayetinin Arapçası:
لَكُمْ د۪ينُكُمْ وَلِيَ د۪ينِ
Kâfirûn Suresi 6. Ayetinin Meali (Anlamı):
“Artık sizin dîniniz size, benim dinim bana!”
Kâfirûn Suresi 6. Ayetinin Tefsiri:
Bu
ifade şu anlama gelebilir: “Benim dinim ayrı, sizin dininiz ayrıdır. Ben sizin
mabudlarınıza tapanlardan değilim. Siz de benim taptığım tek Allah’a
tapmıyorsunuz. Ben sizin mabudlarınıza asla ibâdet edemem. Siz de benim
mabuduma ibâdet için hazır değilsiniz. Onun için benim yolum ve sizin yolunuz
hiç bir zaman birleşmez.” Bu ifade, kâfirlere hoş görünmek için değil,
gittikleri yolda devam ettikleri sürece onlardan kesinlikle beraat ve ilişki
kesmeyi ilan etmek içindir. Aynı zamanda kâfirlerin, din konusunda Allah’ın
Rasulü ve ona iman edenler ile hiçbir zaman uzlaşmayacağını belirtmeyi ve bu
konuda ümitlerini kesmelerini de kapsamaktadır.
Nitekim
bu beraat ilanı, bu sureden sonra nâzil olan Mekki surelerde peş peşe
tekrarlanmıştır. Bu mânada âyet-i kerîmelerde şöyle buyrulur:
“Eğer seni yalanlarlarsa de ki: «Benim yaptığım bana, sizin
yaptığınız sizedir. Siz benim yaptıklarımdan sorumlu değilsiniz, ben de sizin
yaptıklarınızdan sorumlu değilim.»” (Yûnus 10/41)
“Rasûlüm! Bütün insanlara şunu ilan et: «Ey insanlar! Eğer benim
dinimden herhangi bir şüphe içindeyseniz, şunu bilin ki, ben sizin Allah’tan
başka taptıklarınıza tapmam. Ben ancak sizin canınızı alacak olan Allah’a
kulluk ederim. Çünkü bana, mü’minlerden olmam emredildi.»” (Yûnus
10/104)
“De ki: «Bizim işlediğimiz herhangi bir suçtan siz sorguya
çekilecek değilsiniz; biz de sizin yaptıklarınızdan sorguya çekilmeyeceğiz.» De
ki: «Rabbimiz hepimizi bir araya toplayacak, sonra aramızda en doğru bir
şekilde hükmünü verecektir. Çünkü O, hükmünü adâletle verip gerçeği ortaya
çıkaran ve her şeyi hakkiyle bilendir.»” (Sebe’ 34/25-26)
Aynı
üslup Medine döneminde de devam etmiştir:
“İbrâhim’de ve beraberindeki mü’minlerde sizin için uyulması
gereken güzel bir örnek vardır. Onlar putperest kavimlerine şöyle demişlerdi:
«Biz kesinlikle sizden de sizin Allah’ı bırakıp taptıklarınızdan da uzağız.
Sizi ve bâtıl dininizi reddediyoruz. Sizinle bizim aramıza, siz sadece tek olan
Allah’a iman edinceye kadar sürüp gidecek bir düşmanlık ve nefret girmiş
bulunmaktadır.» Ancak İbrâhim’in babasına söylediği: «Senin için Rabbimden
bağışlanma dileyeceğim; ancak Allah’tan gelecek bir azabı senden savmam da
mümkün değil» demesi örnek olmaz! Onlar şöyle dua ederlerdi: «Rabbimiz!
Yalnızca sana güvenip dayandık, sana yöneldik. Dönüşümüz de ancak sanadır!»” (Mümtehene
60/4)
Kur’ân-ı
Kerîm’in bu beyânları ve “Artık sizin dininiz size, benim dinim bana!” (Kâfirûn
109/6) ifadesinin mânası, “siz kendi dininize devam edin, ben de kendi
dinime devam edeyim” değildir. Aslında maksat, bütün insanları tevhid dinine ve
“De ki: «Ben, her türlü şirk ve gösterişten uzak durup taat ve ibâdetimi
yalnız Allah’a has kılarak sadece O’na kulluk ederim.»” (Zümer 39/14)
âyetinde ifade buyrulduğu gibi tek olan Allah’a ihlasla kulluğa davettir.
Netice
itibariyle, Kâfirûn sûresinin sonunda Peygamberimiz (s.a.s.)’e izafe edilen
dînden maksat Allah’ın yegane geçerli dîni İslâm olduğunu beyân etmek, bu dinin
mutlaka dünyaya yayılıp hakim olacağını bildirmek ve bu konuda Resûlullah (s.a.s.)’in
son olarak neler yapması gerektiğini hatırlatmak üzere şimdi Nasr sûresi
geliyor:
Kâfirûn Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Kâfirûn Suresi 6. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...