Kahraman Müezzin Hayat Kurtardı

Sakarya'nın Sapanca ilçesinde camide kendisine bıçakla zarar vermeye çalışan kişi, müezzinin zamanında müdahalesiyle yaralanmaktan kurtuldu.

Kurtköy Merkezi Camii müezzini Muharrem Kiraz (25), önceki gün yatsı namazının ardından cemaat dağıldığı sırada O.N.K'nin (32) bıçakla kendisine zarar vermeye çalıştığını fark edince müdahale etti.

O.N.K'nin elinden tutarak kendisini yaralamasını engelleyen Kiraz'a cami cemaati de yardım etti.

Bu arada şahsın bıçakla kendisini yaralamaya çalıştığı anlar caminin güvenlik kamerası tarafından kaydedildi.

Kiraz, Anadolu Ajansı muhabirine, yanına gelen O.N.K'nin bu yatsı namazından sonra camiye gelmeyeceğini söylediğini aktardı.

Namazın ardından tespih çekildiği sırada O.N.K'nin elinde metal bir cismin bulunduğunu, dikkatli baktığında ise bıçak olduğunu fark ettiğini aktaran Kiraz, "Ben de sesimi çıkarmadım, ortamı biraz gözledim. Namaz bitince de direkt imam odasına geçmedim. Cemaatten bir amcamızın yanına geçtim, hasbihal ettim ama gözüm hala onun üstündeydi." diye konuştu.

Müezzinin refleksi yaralanmayı önledi

Kiraz, bu sırada tedbiren O.N.K. ile olan mesafesini yakın tuttuğuna değinerek, "Bıçağı çıkarıp bileğine dayayana kadar elinden tuttum müdahale ettim. İlk önce bıçağı elinden almaya çalıştım, arkasından kavradım. Kendini sıkınca mecbur yere yatırıp etkisiz hale getirmeye çalıştım." şeklinde konuştu.

Herhangi bir yaralanmanın yaşanmadığını anlatan Kiraz, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bıçağı elinden aldıktan sonra aldık imam odasında konuştuk. Camimize 5 vakit gelmeye çalışıyor. Namazında niyazında, sevdiğimiz bir kardeşimiz. Oturduk konuştuk. Yaptığının yanlış olduğunu anladı. Sonra gelip özür diledi."

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.