Kalbe Fetva Sorulur mu?
Kalbe fetva sorulur mu? Hangi kalp, verilen fetvayı kritize edebilecek kıvamdadır? Kalbin mutmain olmadığı fetvalarla amel etmemek kişiyi günaha ve hataya sürükler mi? Dr. Mehmet Büyükmutu, “Kalbine danış” meselesini açıklıyor.
“KALBİNE DANIŞ” HADİSİ
Vâbisa İbni Ma’bed radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzûruna varmıştım. Bana:
- “İyiliğin ne olduğunu sormaya mı geldin?” buyurdu.
- Evet, dedim.
O zaman şunları söyledi:
- “Kalbine danış.
İyilik, nefsin uygun gördüğü ve yapılmasını kalbin onayladığı şeydir.
Günah ise içini tırmalayan ve başkaları sana yap diye nice nice fetvâlar verse bile içinde şüphe ve tereddüt uyandıran şeydir.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 227-228; Dârimî, Büyû’ 2)
*
Farklı fetvâlar karşısında müsteftînin durumunu değerlendiren İbnü'l-Hümâm, müsteftînin sadece içine sinen ve kalben mutmain olduğu görüşle değil, kalbini tatmin etmeyen ve içine sinmeyen herhangi bir görüşle de amel edebileceğini ifade etmekte, avâm için kalben mutmain olmasının onun için belirleyici bir kriter olmadığını belirtmektedir.[1]
İbn Nüceym, İbnü'l-Hümâm’ın bu ifadelerine açıklık getirmek mahiyetinde müsteftînin aldığı cevaptan mutmain olmaması durumunda aynı konu ile alakalı bir başka müftîye fetvâ sormasının müstehap olduğunu, ancak şart (vacip) olmadığını ifade etmektedir.[2] Buna ilaveten İbn Nüceym, mukallit kimsenin amel ettiği görüşün delilini bilmesine gerek ve ihtiyaç olmadığını, delilini bilmese ve kendisi için bariz olmasa bile müctehidin görüşüyle amel etme yükümlülüğünün olduğunu belirtmekte ve mukallidin üzerine düşenin, delilinin ne olduğuna bakmaksızın salt olarak müctehidin görüşüyle amel etmek olduğunu sözlerine eklemektedir.[3]
Dipnotlar:
[1] Bu değerlendirmesine gerekçe olarak İbnü'l-Hümâm, “Farklı iki fakihe fetvâ sorup her ikisinin de farklı fetvâ vermesi durumunda kalben mutmain olduğuna göre amel eder.” şeklinde bir ortak bir kanaat olsa da avâmın kalben mutmain olmadığı görüşle amel etmesinde de bir sakınca yoktur. Nitekim avâmın kalben meyletmesinin veya meyletmemesi müsavi olup onun üzerine düşenin müctehidin görüşüne göre hareket etmesidir. İbnü’l-Hümâm, Şerhu Fethu’l-kadîr, VII, 238. [2] İbn Nüceym, el-Bahru'r-râik, VI, 449. [3] İbn Nüceym, el-Bahru'r-râik, III, 389.
Kaynak: Dr. Mehmet Büyükmutu, Hanefi Fetva Usulünün Teşekkülü ve IV.-X. YY. Arası Teori-Pratik İlişkisi
YORUMLAR