Kalbi 'allah' Diyenlerin Özellikleri

Unutmayalım ki Müslümanlık, dindarlık, kulluk, zühd, riyâzat ve takvâ hayatı; sadece Ramazân-ı Şerîfʼe mahsus, geçici bir merâsimler faslı değildir. Bunlar, gerçek bir müʼminin ömür boyu baş tâcı etmesi gereken, son derece hayâtî kıymetlerdir.

Cenâb-ı Hak sadece Ramazanʼda değil, her zaman Yüce Zâtʼına kulluk etmemizi emrediyor. Âyet-i kerîmede:

“Ve sana yakîn (ölüm) gelinceye kadar Rabbine ibadet et!” (el-Hicr, 99) buyuruyor.

İnsan hakkındaki ilâhî karar, son nefesi esas alır. Son nefesi îman selâmetiyle verebilmek için de, “beyneʼl-havfi veʼr-recâ”, yani ilâhî gazaba dûçâr olma korkusu ve ilâhî rahmete mazhar olma ümidi arasındaki bir gönül kıvâmıyla, bütün bir hayatımıza istikâmet vermemiz zarurîdir.

Yine Rabbimiz buyuruyor:

“Ey îmân edenler! Allâhʼın azametine göre bir takvâ sahibi olun ve ancak müslümanlar olarak can verin.” (Âl-i İmrân, 102)

Müslüman olarak can verebilmek içinse, bir an dahî nefse ve gaflete kapılmadan kulluğa devam etmekten başka bir çâre yoktur. Nitekim Rasûlullah Efendimiz, bizlere emsâlsiz bir numûne teşkil ederek, Cenâb-ı Hakk’a:

“Yâ Rabbi! Beni, göz açıp kapayıncaya kadar bile nefsime bırakma!” niyâzında bulunmuştur.[1] Böylece Hakkʼa kulluktaki hâlet-i rûhiyemizin nasıl olması gerektiğini, bizzat sergilemiştir.

RIZASININ VE GAZABININ ZAMANINI GİZLEMİŞTİR

Cenâb-ı Hak, Kadir Gecesiʼni bütün bir yıl içinde gizlediği gibi, rızâsının da gazabının da ne zaman tecellî edeceğini, zamanlar içinde gizlemiştir. Böylece her zaman sâlih amellere gayret edip günahlardan sakınmamızı murâd etmiştir. Zira an vardır ki büyük kazançlara, an vardır ki büyük kayıplara vesîle olabilir.

Bundan dolayıdır ki İslâm, hayatın her ânını tanzim eder. Dînin emirlerine belli vakitlerde riâyet edip diğer zamanlarda gâfil davranmak veya ilâhî emirlerin bir kısmını tatbik edip bir kısmını ihmâl etmek, îmânı zaafa uğratır.

Bu bakımdan, hayatımızın hiçbir safhasında Allâhʼı unutmama gayret ve hassâsiyeti içinde yaşamalıyız. Zira âyet-i kerîmede;

“Allâhʼı unutan ve bu yüzden Allâhʼın da onlara kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın! Onlar yoldan çıkan kimselerdir.” (el-Haşr, 19) buyrulmaktadır.

ALLAH DİYENLER BUNLARI YAPAMAZ

Hakîkaten, hiç kimse besmele çekerek bir kardeşine çelme takamaz. Kalbi “Allah” diyen biri; kalplere diken batıramaz, bile bile kul hakkına giremez, haramlara dalamaz. Günahlar, Allahʼtan gâfil kalındığı zaman işlenir. Her ne hususta olursa olsun, ilâhî emirlere muhâlif hareket etmek de Allahʼtan gâfil kalmak demektir.

Bu itibarla, Allâhʼın dînine olan bağlılığımızı, son nefese kadar, her zaman ve mekânda diri tutmaya mecburuz. “İki günü eşit olan aldanmıştır.” düstûrunca, İslâmʼı hiç eksilmeyen, bilâkis her geçen gün daha da artan bir îman aşkıyla, hayatımızın her ânında dolu dolu yaşamaya gayret etmeliyiz. Bizi Rabbimizʼe her an daha da yakınlaştıracak bir gayret-i dîniyyenin, niyaz ve ilticâsı üzere olmalıyız.

Dipnot: [1] Süyûtî, Câmiu’s-Sağîr, c. I, s. 58.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altınoluk Dergisi, Sayı: 365

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.