Kalbi Selim Sahiplerinin Özellikleri
Kalb-i selîm sahibi; dîninde cehâletten, kötü ahlâktan, mal ve evlâdın şerrinden sâlim ve pâk olarak huzûr-i ilâhîye gelen kişidir. Malını hayır yollarına sarf eden, evlâdına dînî hükümleri öğreten ve yaşatan; kalbî hastalıklar, kötü ahlâk ve cehâletten sâlim olarak âhirete giden kişiler, mal ve evlâdından menfaat göreceklerdir…
“Ehl-i hikmete göre gönlün rûhâniyet ve hikmetle müzeyyen hâle gelebilmesi, yani mükerrem insan olabilmek için şu beş esâsa riâyet şarttır:
MÜKERREM İNSANIN BEŞ ÖZELLİĞİ
1) Sâlih ve sâdıklarla beraber olmak,
2) Mânâsını düşünerek çokça Kur’ân-ı Kerîm okumak ve namaz kılmak,
3) Oruç tutmak, az yemek, açlığa ağırlık vermek,
4) Devamlı zikir hâlinde olmak,
5) Seher vakitlerinde tazarrû ve niyazda bulunmak.”[1]
KALB-İ SELİMİN ÜÇ ALÂMETİ
Kalb-i selîmin üç alâmeti vardır:
1) Hiç kimseye eziyet etmemek,
2) Hiç kimseden incinmemek,
3) Bir kimseye iyilik yaptığında ondan bir karşılık ve mükâfat beklememek.”[2]
“İnsan bedeni, türâbîdir, toprağa mensuptur. Yemek içmek, uyumak ve şehvet gibi işler îtibârıyla diğer mahlûkât ile aynıdır. Ama rûh itibârıyla da nûrânîdir, Allâh’a mensuptur. İnsanda nefsânî arzular gâlip olursa, Allah’tan uzaklaşır, rûh âlemi incelik, zarâfet ve derinliğini kaybeder, kalp kararır... Fakat insanda rûhânî hayat gâlip olursa, Allâh’a yaklaşır, kalbi de, bedeni de nurlanır.
Bunun için kalbi tasfiye ve tezkiye etmek, yani nurlandırmak lâzımdır. Kalp temizlenmedikçe nurlanamaz ve bu hâlde insan aslâ kalbî hastalıklardan kurtulamaz...
Bir ağacın kökünde çürüklük varsa, onun alâmeti dallarında ve yapraklarında belli olur, meyvesinde görülür. Kalpte de hastalık, çürüklük olursa bedenin her uzvunda ve her işinde onun eseri ve zararı görülür. Onu tedâvi etmek lâzımdır.
Kalbin tedâvisi, rûhun mensub olduğu Allâh’ı zikretmekle yapılır. Kalbin hastalığı, zikrullâh ile temizlenir.”[3]
DİPNOTLAR
[1] M. Sâmi Efendi, Musâhabe, II, 13; Bayram Sohbetleri, s. 41; Mükerrem İnsan, s. 26-64.
[2] M. Sâmi Efendi, Hz. İbrahim, s. 163-164.
[3] M. Sâmi Efendi, Bayram Sohbetleri, s. 76-77.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altın Silsile, Erkam Yayınları