Kalpler Yerin Dibine Geçer mi?

HAYATIMIZ

Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Onlara kendilerinden öncekilerin; Nûh, Âd ve Semûd kavminin, İbrahim kavminin, Medyen halkının ve alt üst edilen şehirlerin haberi gelmedi mi? Peygamberleri onlara açık deliller getirmişti. Allah onlara zulmetmemiş, onlar kendilerine yazık etmişlerdir.” (Tevbe, 70)

Rasûlullah -sallâllahu aleyhi ve sellem- buyurdular:

“Mü’min, günâhını şöyle görür: O, sanki üzerine her an düşme tehlikesi olan bir dağın dibinde oturmaktadır. “Dağ üzerine düşer mi?” diye korkar durur. Fâcir (günahkâr) ise, günahı burnunun üzerinden geçen bir sinek gibi görür.” (Buharî, Deavât 4; Müslim, Tevbe, 3)

ALLAH'I ZİKRETMEYEN BİR TOPLULUĞUN ARASINDA

Sâlih zâtlardan birisi şöyle anlatır: Habeşli câriyemle birlikte çarşıya çıktım. Câriyemi bir yere oturttum ve ona: “Ben dönünceye kadar buradan ayrılma.” dedim. Gidip işimi bitirdikten sonra geri döndüm, fakat câriyemi orada bulamadım. Ona çok kızmış bir halde eve döndüm.

Câriye yanıma geldi ve “Efendim, bana ceza verme konusunda acele davranma. Önce beni bir dinle. Çünkü sen beni Allah Teâlâyı zikretmeyen bir topluluğun arasında oturttun. Ben de onların arasında bulunduğum bir anda Allah’ın onları yerin dibine geçirmesinden korktum.” dedi.

Ben:

“Bu ümmet Peygamberi Muhammed -sallâllahu aleyhi ve sellem- hürmetine yere batırılarak helak edilme azabı kendilerinden kaldırılan bir ümmettir.” dedim. Bana:

“Bu ümmetten, yere batırılma felaketi kaldırılmışsa, ondan kalplerin yere batırılması felaketi de kaldırılmış değil ya!” diye cevap verdi.

Ey ma’rifeti ve kalbi ile yere batırılmış, başına gelecek bela ve sıkıntıdan gafil kişi! Ölüp gitmeden önce kendini korumak ve başının çaresine bakmak hususunda acele davran. (İsmail Hakkı Bursevî, Rûhu’l-Beyân, 7. Cilt, 435-436. Erkam Yay.)