Kamer Suresi 14. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kamer Suresi 14. ayeti ne anlatıyor? Kamer Suresi 14. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Kamer Suresi 14. Ayetinin Arapçası:

تَجْر۪ي بِاَعْيُنِنَاۚ جَزَٓاءً لِمَنْ كَانَ كُفِرَ

Kamer Suresi 14. Ayetinin Meali (Anlamı):

O gemi, inkâr ve hakârete uğramış, kadri bilinmemiş kıy­metli kulumuza bir mükâfat olarak, bizim gözetimimiz altında akıp gidiyordu.

Kamer Suresi 14. Ayetinin Tefsiri:

Hz. Nûh, uzun yıllar tebliğ etmesine rağmen kendisine çok az sayıda insan inandı. Kavmi onu yalanladılar, delilikle suçladılar ve tebliğine mâni oldular. “Ey Nûh! Eğer bu dâvandan vazgeçmezsen mutlaka taşlanarak öldürüleceksin!” (Şuarâ 19/116) diye tehdit ettiler. Nûh (a.s.) da bunlara sabretti. Fakat sonunda dayanamadı ve: “Ben mağlup düştüm. Artık dinine yardım et, intikâmımı sen al!” (Kamer 54/10) diye yalvardı. Bir diğer duasında da: “Rabbim! Yeryüzünde dolaşan bir tek kâfir bile bırakma! Bırakacak olursan, onlar senin kullarını yoldan çıkarırlar ve ancak kendileri gibi ahlâksız, günahkâr ve azılı kâfir nesiller yetiştirirler” (Nûh 71/26-27) diye niyaz etti. Bu dualar Allah katında kabul edilerek tufan başladı. Tufan, Hz. Nûh ve ona inananların kurtuluşu ve kâfirlerin boğuluşu önceki sûrelerde genişçe anlatılmıştı. (bk. Yûnus 19/71-73; Hud 11/25-49) Burada tufanı oluşturan suların gökten ve yerden nasıl boşalıp birleştiği tasvir edilir: “Nehir gibi akan bir su ile göğün kapılarını açmak” ifadesinde bir benzetme vardır. Bulutlardan suyun bol bol akışı, kuvvetli bir sel ile göğün kapılarının açılıp gök kubbenin yarılması manzarasına benzetilmiştir. Yeryüzü de bütünüyle coşan kaynaklar haline getirilmiştir. Her taraf adeta ırmak kesilmiş ve akıp kaynamaya başlamıştır. Gökten akan ve yerden fışkıran sular, ezelden takdir edilen bir işi gerçekleştirmek, yani Nûh’un yalancı kavmini helak etmek için belirli bir seviyede birleşti. Hz. Nûh’un bindirildiği gemi burada “tahtalarla yapılmış ve çivilerle çakılmış” (Kamer 54/13) sıfatıyla anlatılmıştır. Bu bilgi, Nûh’a hazır bir gemi gönderilmiş olmayıp, onun tarafından yapıldığına, daha önce bu işi bilmediği halde ilâhî vahiy ile bu işin kendisine öğretildiğine işaret vardır. Nitekim âyet-i kerîmede: “«Gözetimimiz altında ve vahyimiz doğrultusunda gemiyi yap» diye vahyettik” (Mü’minûn 23/27) buyrulur. Tufan ve gemi, Hz. Nûh ve ona inananlar için bir mükâfat iken, inkâr edenler için büyük bir ceza oldu. Kendileri için bir nimet olan peygamberin kıymetini bilmedikleri ve ona nankörlük ettikleri için böyle bir felaketle helak edildiler. Onların tufanla helâki ve Hz. Nûh’un gemi ile kurtuluşu, aslında sonradan gelecek nesiller için büyük bir ibret vesikasıdır. Ancak aklını kullanıp gereği gibi düşünenler bundan ders ve ibret alabilir; Allah’ın azap ve uyarılarının nasıllığını kavrayarak yanlış yoldan vazgeçip doğru yolu bulabilirler. İşte kur’an bu uyarıyı yapmak için gelmiştir:

Kamer Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Kamer Suresi 14. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.