Kan Bağışında Büyük Oranda Artış Sağlandı

Gönüllü, güvenli ve düzenli kan bağışı programını 2005'ten bu yana yürüten Türk Kızılayı, geçen yıl bağış sayısında, bir önceki seneye göre yüzde 11 artış elde etti.

Kan bağışı konusunda yürüttüğü kampanyalarla toplumun algısını canlı tutan Türk Kızılayı, her yıl bağış rakamlarını artırdı. 2012 yılında 1 milyon 469 bin 807 ünite kan bağışı alan Türk Kızılayı, 2013'te 1 milyon 640 bin 878 rakamına ulaştı.

Kan bağışı sayısı 2014'te 1 milyon 860 bin 225, 2015 yılında ise 1 milyon 937 bin 932 üniteye çıktı. Geçen sene 2 milyon 141 bin 762 ünite kan bağışı alan Türk Kızılayı, bu yıl hedefini 2 milyon 271 bin olarak belirledi. 2016'da toplanan kan, önceki yıla göre ise yüzde 11 arttı.

Türk Kızılayı, toplam 17 bölgede kan merkezi, 65 kan bağışı merkezi ve mobil kan bağışı araçlarıyla, ülke genelindeki hastanelerde tedavi gören hastalara destek oluyor.

EGE BÖLGESİ BİRİNCİ

Kan bağışında, 2015'te olduğu gibi geçen yıl da Ege Bölge Kan Merkezi (İzmir) birinci sırada yer aldı. 2015 yılında toplam 340 bin 363 ünite kan bağışı alan merkez, 2016'da bu sayıyı 345 bin 434 üniteye çıkardı.

Bunu, 238 bin 530 üniteyle Avrupa Bölge Kan Merkezi (İstanbul), 216 bin 642 üniteyle de Orta Anadolu Bölge Kan Merkezi (Ankara) takip etti.

KADINLARDA BAĞIŞ ORANI ARTIYOR

Türkiye genelinde geçen yıl kan bağışında bulunanların yüzde 86'sı erkek, yüzde 14'ü ise kadınlardan oluştu. Bu oran 2015'te erkekler için yüzde 87, kadınlar için yüzde 13'tü.

TÜRKÖK'TE 75 BİN EŞLEŞME

İlik nakli ve kök hücre tedavisi bekleyen hastalar için Sağlık Bakanlığı ve Türk Kızılayı ortaklığında yürütülen "TÜRKÖK Projesi" ile toplam 190 bin 133 kök hücre bağışçısı kazanıldı.

Geçen yıl hedef 80 bin iken, 90 bin 134 kök hücre bağışçısına ulaşıldı. Böylece hedef yüzde 113 gerçekleşti.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.