Kanaat ve İstiğnanın Fazileti

Kıssâlar

Kanaat ve istiğnânın fazîletini aksettiren şu kıssa ne kadar ibretlidir.

Bir iftar vakti, bir fırının kapısına, sîmâsı her gözün göremeyeceği bir asâlet taşıyan, güngörmüş bir zât gelmişti. Kalabalık dağıldıktan sonra fırıncıya:

“–Evlâdım, bugün nafakamı çıkaramadım. Ecel gelmezse yarın ödemek üzere bana bir çeyrek ekmek verir misiniz?” dedi.

Sesi titremiş, çehresi kızarmıştı. Fırıncı:

“–Ne demek baba; sana çeyrek değil bütün ekmek vereyim. Helâl olsun, paraya lüzum yok.” dediyse de, o garip şahıs:

“–Hayır yavrum, dörtte biri kâfî... Belki üç yoksul daha gelir. Hem ancak dörtte biri kadar yüzümü kızartabiliyorum. Fazlasına tahammül edemem. Dörtte birini almak için de şartım, yarın borcumu takdim etmektir.” dedi.

Fırıncı şaşkın bir şekilde çeyrek ekmeği verdi. Ekmeği öperek alan adamcağız, yavaş ve sessiz adımlarla oradan ayrıldı. İleride, köşe başında önüne bir köpek çıktı. Yalvaran gözleriyle açlığını anlatırcasına ihtiyara bakıyordu. Nur yüzlü mübârek; “Demek yarısı seninmiş!” diyerek, çeyrek ekmeğin yarısını köpeğe verdi. Ardından câmiye doğru yürüdü. Elinde kalan bir lokma ekmek ve birkaç yudum su ile iftar etti. Bu nîmetleri ihsân eden Allâh’a şükretti.

Ertesi gün bir dükkâncı:

“–Baba, şu karşıki çeşmeden kırbalarımızı doldur, sonra da yeni gelen şu eşyâları içeri taşı!” dedi ve bunun karşılığında ona bir lira verdi.

Garip adamcağız, hemen fırına koştu ve dörtte bir ekmeğin ücreti olan 25 kuruşu takdim etti. Fırıncı ne kadar almak istemediyse de o nur yüzlü zâtın ısrarlı ricâsı karşısında daha fazla direnemedi; gözleri dolu dolu bir hâlde ücreti kabûl etmek zorunda kaldı.

İşte kanaat ve istiğnâ âbidesi bir insan… Aynı zamanda bütün yoksulluğuna rağmen infâkı ve Allâh’ın mahlûkâtına şefkati elden bırakmayacak kadar cömert bir kul…

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları

İSTİĞNÂ NEDİR? İSTİĞNÂ DÜSTURU NASIL OLMALIDIR?

https://www.islamveihsan.com/istigna-nedir-istigna-dusturu-nasil-olmalidir.html