Kandil Gecelerinin Önemi Nedir ve Bu Gecelerde Nelere Yapmalıyız?

Kandil gecelerinin önemi nedir ve bu gecelerde nelere yapmalıyız? Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Hamdi Yıldırım cevaplıyor.

Değerli kardeşlerim, bugün sizlerle kandil gecelerinin dini önemine ve bu mübarek zamanlarda neler yapmamız gerektiğine dair bazı hususları paylaşmak istiyorum.

Öncelikle, Recep ve Şaban aylarının kıymetinden bahsedelim. Bu aylar, Ramazan-ı Şerif'e bir hazırlık süreci olarak değerlendirilmeli ve bereketinden en iyi şekilde istifade edilmelidir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de bu aylara ayrı bir önem vermiş, özellikle Ramazan'a ulaşma duasını sıkça yapmıştır. Bizler de bu mübarek zamanları gafletle geçirmemeli, ibadetlerimize daha fazla yönelmeliyiz.

Recep ve Şaban aylarında idrak ettiğimiz kandil geceleri ve özellikle Ramazan ayındaki Kadir Gecesi, bizler için büyük bir fırsattır. Kur'an-ı Kerim ve hadis-i şeriflerde bu gecelerin faziletleri açıkça belirtilmiş, ibadet ve dua ile geçirilmesi tavsiye edilmiştir. Bu mübarek geceler, nefis muhasebesi yapmamız, geçmiş hatalarımızı gözden geçirmemiz ve ibadet hayatımızda olumlu değişiklikler yapmamız için eşsiz fırsatlardır. Ancak burada önemli olan nokta, yalnızca bu gecelerde değil, hayatımızın her anında ibadetlerimizi ve güzel ahlakı daim kılmaktır.

Bazı kardeşlerimiz kandil gecelerinin bidat olup olmadığı yönünde sorular sorabiliyor. Elbette İslam’da her şeyin bir kaynağı vardır ve bu tür geceleri değerlendirmek, ibadet ve dua ile geçirmek kimseye zarar vermez, bilakis büyük bir kazanç sağlar. Özellikle dini hayatına yeterince özen göstermeyen kimseler için bu geceler, manevi bir uyanış ve yepyeni bir başlangıç olabilir.

Rabbim bizleri bu mübarek gecelerin feyzinden ve bereketinden en güzel şekilde istifade eden kullarından eylesin. Amin.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.